Kutuptaki halka
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

63. 43 Zuhruf 

Aşağa gitmek

63. 43 Zuhruf  Empty 63. 43 Zuhruf 

Mesaj tarafından uur 20.11.15 16:06

İndiği Yer: Mekke


İniş Sırası: 63


Âyet sayısı: 89


Nüzulü

Sûre Mekke'de, geliş sırası bakımından Şûrâ'dan sonra, Duhân'dan önce vah-yedilmiştir. 45. âyetin Hz. Peygamber'in miracında Kudüs'te Mcscid-i Aksâ'da nazil olduğuna dair bir rivayet varsa da bu, sûrenin Mekkî niteliğini değiştirmez; çünkü tefsirciler hicretten önce nazil olan bütün sûrelere Mekkî demektedirler.[1]


Adı

Sözlükte "süs" mânasına gelen, süslenmede vazgeçilmez bir araç olduğu için altın mânasında da kullanılan zuhruf kelimesi (35, âyet) Kur'an'da, bu sûreden başka yerlerde de geçmektedir.[2] Bu süreye isim olmasının sebebi, sûrenin amaç ve konularından biri olan "dünya ve âhi-ret güzelliklerinin karşılaştırılması, ebedî güzelliğin tercih edilmesine yönlendirme" bağlamında kullanılmış olmasıdır[3]


Konusu

Asıl konu Kur'ân-t Kerîm'in mucize olma niteliğinden yola çıkarak Hz. Peygamber'in gerçek peygamber, tebliğ ettiği dinin de hak din olduğunu kanıtlamaktır. Bu ana konu çevresinde münasebet düştükçe şirkin çelişkilerle dolu bir inanç biçimi olduğuna, daha önce gelip geçmiş milletlerin hak din karşısındaki tavırlarına göre aldıkları sonuca, dünya ve âhiret nimetlerinin mukayesesine, ebedî olanın geçici olana tercih edilmesi gereğine işaret edilmiş, dikkat çekilmiştir. [4]


Meali

Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla... 1. Hâ-mîm. 2. Aydınlatan kitaba yemin olsun ki, 3. Onu anlayıp düşünesiniz diye Arapça okunan söz kıldık. 4. Kuşkusuz o, katımızdaki ana kitaptadır; çok yücedir, hikmetle doludur. 5. Siz kıymet bilmez bir topluluksunuz diye biz de sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim? [5]

6. Sizden önce gelip geçenlere de nice peygamberler gönderdik. 7. Kendilerine gönderilen her peygamber ile alay edip durdular. 8. Bunlardan daha zorba olanları da silip süpürdük. Gelip geçenlerin örnek hikayeleri (Kur'an'da) daha önce de anlatılmıştır. [10]

9. Kendilerine "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan tereddüt etmeden "Onları sonsuz güç ve ilim sahibi yarattı" diyeceklerdir, 10. Yeri sizin için döşek kılan, gideceğiniz yere şaşmadan varasınız diye orada size yollar yaratan O'dur. 11. Gökten Ölçülü olarak su indiren de O'dur. Bnnunla ölü bir beldeye yeniden hayat veririz. İşte siz de böyle diriltilip çıkarılacaksınız. 12. Bütün çiftleri yaratan, bineceğiniz gemileri ve hayvanları var eden de O'dur. 13-14. Var etti ki, sırtlarına binesiniz, üzerine yerleştiğinizde rabbini-zin nimetini hatırlayasınız ve şöyle diyesiniz: "Bunu bize boyun eğdiren Allah noksanlardan münezzehtir, yoksa biz buna güç yetiremezdik! Ve biz kuşkusuz rabbimize geri döneceğiz." 15. Kullarını O'nun bir parçası kıldılar. İnsan apaçık bir nankör'. 16. Yoksa O, yarattıkları arasından kızları kendine ayırdı da oğlan çocukları için sizi mi tercih etti! 17. Onlardan birine, Rahman'a layık gördüğünün (kız çocuğunun) müjdesi verilince öfkeye kapılarak yüzü mosmor olur. 18. "Mücadelede başarısız olarak ömrünü süslenmekle geçirecek olan kız çocuğu mu!" diye öfkeyle sorar. 19. Rahmân'ın kullan olan melekleri dişi bildiler. Yoksa yaratılışlarına tanık mı oldular! Tanıklıkları kaydedilecek ve bundan sorguya çekileceklerdir. 20. "Rahman dfleseydi biz onlara ibadet etmezdik" dediler. Bu konuda hiçbir bilgileri yoktur, yalnızca tahminde bulunuyorlar. 21. Yoksa bundan (Kur'an'dan) önce kendilerine bir kitap verdik de ona mı sarılıyorlar? 22. Hayır hayır! Onların dedikleri şundan ibarettir: "Biz babalarımızı bir inanç üzerinde bulduk, elbette biz onların izlerinden giderek doğru yolu buluruz." [12]

23. Aynı şekilde senden önce de hiçbir topluluğa bir uyarıcı göndermedik ki, topluluğun refah içinde yüzen kesimi şöyle demiş olmasınlar: "Biz atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk ve biz onların izlerinden gitmekteyiz." 24. Peygamber, "Sîze, atalarınızı üzerinde bulduğunuz yoldan daha doğrusunu getirsem de mi?" diye sordu. Onlar da "Biz sizin getirdiğiniz mesajı inkâr ediyoruz" cevabını verdiler. 25. Onlara hak ettikleri cezayı verdik; gerçeği yalan sayanların sonlarının nasıl olduğuna bir bak! 26-27. Bir zaman İbrahim babasına ve topluluğuna şöyle demişti: "Ben sizin taptıklarınızdan uzağım, ancak beni yaratan başkadır (O'na ibadet ederim). O bana doğru yolu gösterecektir." 28. Bunu, peşinden gelecekler arasında devam edecek bir söz olarak dile getirdi. Umulur İd buna dönerler. [19]

29. Bunları ve atalarını ise gerçeğin bilgisi (Kur'an) ve aydınlatıcı elçi gelinceye kadar dünya nimetlerinden yararlandırıp yaşattım. 30. Gerçeğin bilgisi gelince, "Bu bir büyü, biz bunu kabul etmiyoruz" dediler. 31. "Bu Kur'an, şu iki şehirden büyük bir kişiye indirilseydi ya!" diye de eklediler. 32. Rabbinin rahmetini paylaştırmak onlara mı düşmüş! Dünya hayatında onların geçimliklerini biz paylaştırdık. Bir kısmı diğerini istihdam etsin diye kimini kiminden derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. [21]

33-35. Eğer insanlar tek tip bir topluluk haline gelecek olmasaydı Rahman 'ı inkâr edenlerin evlerine (her biri) gümüşten tavan, yukarı çıkmak için kullanacakları merdivenler, evleri için kapılar, üzerlerinde yaslanıp istirahat edecekleri koltuklar yapar, altınla da süslerdik. Ama bunların hepsi dünya hayatına ait geçici faydalardan ibarettir, âhiret ise rabbinin katında takva sahiplerine mahsustur. 36. Allah'ın mesajını görmezden gelen kimseye bir şeytan tahsis ederiz; artık bu onun arkadaşıdır. 37. Kendilerini doğru yolda zannederken bu şeytanlar onları yoldan saptırıp dururlar. 38. Sonunda o kişi bize gelince -şeytana hitaben- "Keşke seninle aramız doğu ile batı kadar uzak olsaydı!" der; ne kötü bir arkadaş! 39. Zulmederek hak ettiğiniz için çekmekte olduğunuz azapta ortak olmanız bugün size bir fayda sağlamayacaktır. 40. Sen sağıra duyurmak veya köre yahut apaçık sapkınlık içinde bulunan kimseye yol göstermek mi istiyorsun! 41-42. Ya seni alıp götüreceğiz, onlara da hak ettikleri cezayı vereceğiz yahut kendilerine yapacağımızı söylediğimiz şeyi sana göstereceğiz; onlara hangisini yapmak istesek yapabiliriz! 43. Artık sana vahyolunan kitaba sımsıkı sarıl; şüphesiz sen dosdoğru yolun üzerindesin. 44.0 kitap sana ve kavmine bir hatırlatmadır; yakında sorgulanacaksınız. [23]

45. Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize sor bakalım, "Rah-mân'dan başka tapılacak ilâhlar belirlemiş miyiz?" 46. Musa'yı, mucizelerimizle destekleyerek Firavun ve çevresine gönderdik. (Onlara) "Ben âlemlerin rabbinin elçisiyim" dedi. 47. Onlara mucizelerimizi gösterince bunlara gülü-verdiler. 48. Oysa kendilerine gösterdiğimiz her mucize bir diğerinden daha büyüktü. Belki yanlış yoldan dönerler diye kendilerini felâketlerle sarstık. 49. Bunun üzerine şöyle dediler: "Ey büyücü! Rabbinin seninle sözleşmesine uygun olarak bize dua et, artık biz doğru yola döneceğiz" 50. (Dua sebebiyle) onların başmdan felaketi uzaklaştıraıca bir de bakıyorsun sözlerinden dönüve-riyorlar. 51-53. Firavun kavmine seslenerek şöyle dedi: "Ey milletim! Mısır'ın mülkiyeti benim değil mi? Şu ırmaklar ayaklarımın altında akmıyor mu? Bunları görmüyor musunuz? Ayrıca ben bu değersiz, neredeyse söylediğini anlatmaktan âciz adamdan daha iyi dep miyim? (O bir kral peygamber ise) kendisine altın bilezikler îndirilse yahut dizi dizi melekler onunla birlikte gelseler ya!" 54. Firavun bu konuşmalarla halkının aklını çeldi, hemen ona boyun eğdiler; onlar yoldan çıkmış bir topluluk idî. 55. Bizi öfkelendirince onlara hak ettikleri cezayı verdik ve hepsini suya gömdük. 56. Onları, arkadan gelecek diğerlerinin geçmişi ve ibretlik örneği kıldık. [28]

57. Meryem'in oğlu misal olarak zikredilince senin kavmin bundan dolayı hemen yaygarayı basıyorlar. 58. "Bizim tanrılarımız mı iyi yoksa o mu?" diyorlar. Bu karşılaştırmayı sırf sana karşı çıkmış olmak için yapıyorlar. Onlar gerçekten inatçı bir muhalefet! 59. îsâ, kendisine lütuflarda bulunduğumuz ve İsrâiloğulları'rça ilâhî kudretin örneği kıldığımız bir kuldur ancak. 60. İsteseydik sizin yerinize, topraklarınızda nesilleri birbirini izleyecek melekler yaratırdık. 61. Biliniz ki o kıyamete ait bir bilgidir. Sakın ondan şüphe etmeyiniz ve bana tabi olunuz. Bu dosdoğru yoldur. 62. Şeytan sizi sakın doğru yoldan engellemesin, o sizin apaçık düşmanınızdır. 63-64. îsâ sağlam kanıtlarla geldiğinde şöyle dedi: "Size hikmeti getirdim ve anlaşmazlığa düştüğünüz bazı konuları açıklamaya geldim. Allah'a itaatsizlikten sakınınız ve bana uyunuz. Kuşkusuz Allah benim de rabbimdir, sizin de rabbinizdir. Şu halde O'na kulluk ediniz; işte bu dosdoğru yoldur". 65. Guruplar aralarında anlaşmazlığa düştüler. Haksızlığa sapanların, acılı bir günün azabından çekecekleri var! 66. Bütün yaptıkları, kendileri farkında bile olmadan kıyametin ansızın kopmasını beklemekten ibaret! [30]

67. Allah'a itaatsizlikten sakınanlar dışında, dostlar bile o gün birbirinin düşmanıdır. 68-69. Ey kullarım, âyetlerimize iman edenler ve emirlerimize boyun eğenler! O gün size korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceksiniz. 70. Siz ve eşleriniz, muhteşem bir şekilde karşılanıp ağırlanmak üzere cennete girin. 71. Orada altın tepsiler ve bardaklar cennetliklerin çevrelerinde dolaştırılacaktır. Orada canların istediği, gözlerin zevk aldığı her şey vardır ve siz orada sonsuza kadar kabasınız. 72. İşte bu, yapıp ettiklerinizle girmeyi hak ettiğiniz cennettir. 73. Orada sizin için çeşitli meyveler vardır, onlardan afiyetle yersiniz. 74-75. Günaha batıp kalmış olanlar kuşkusuz, kendileri için hiç hafifletilmemek üzere cehennem azabında devamlı kabadırlar, ümitsizlik içinde susarak! 76. Biz onlara haksızlık etmedik, kendilerine haksızlık edenler onlardır. 77. "Ey Mâlik, rabbin bizim işimizi bitirsin!" diyecekler; o da "Burada kabasınız" cevabım verecektir. 78. Şüphesiz size gerçeği bildirmiştik, fakat çoğunuz o gerçeği kabul etmek istemediniz. [36]

79. Onlar bir şeye kesin karar verdilerse biz de vermişizdir. 80. Yoksa onlar bizim, gizlediklerini ve fısıldattıklarını işitmediğimizi mi sanıyorlar! Hayır! Doğrusu şudur kî onların yanındaki elçi meleklerimiz her şeyi kaydediyorlar. 81-82. "Rahmân'ın çocuğu olsa ona ibadet edenlerin başında ben olurum. Göklerin ve yerin ra1>bini, arşın rabbini onların yakıştırdığı niteliklerden tenzih ederim" de. 83. Geleceği kendilerine söylenen günlerine ulaşıncaya kadar bırak onları dünyaya dalıp eğlensinler! 84. Gökteki ilâh da O'dur, yerdeki ilâh da O'dur. O sınırsız hikmet ve ilim sahibidir. 85. Göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunanların mülkiyeti kendisinin olan, kıyametin kopacağı zamanı yalnızca kendisi bilen ve hepinizin kendisine döneceğiniz Allah'ın şanı ne yücedir! 86. Bilerek hakka tanıklık edenler dışında, Allah'ı bırakıp kendilerine dua ettikleri putlar asla şefaat edemezler. 87. "Onları kim yarattı?'* diye sorsan kuşkusuz "Allah yarattı" diyecekler. Şu halde (Allah'ı bırakıp) nasıl onlara dönebiliyorlar! 88. Allah, Peygamber'in "Ey rabbim! Bunlar iman etmemekte direnen bir topluluk" dediğini de biliyor. 89. Onları bırak ve "Sizinle kavgam yok" de. Yakında bilecekler! [43]

http://errahman.de:8181/tefsir-kulliyati/043zuhruf/002.htm


Tefsirler:

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com/f14-tefsirler
uur
uur
Admin

Viestien lukumäärä : 90
Join date : 03/06/13

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz