Kutuptaki halka
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

56. 37 Sâffât

Aşağa gitmek

56. 37 Sâffât Empty 56. 37 Sâffât

Mesaj tarafından uur 20.11.15 13:19

İndiği Yer: Mekke


İniş Sırası: 56


Âyet Sayısı: 182


Nüzulü

Mushaftaki sıralamada otuz yedinci, iniş sırasına göre elli altıncı sûredir. En'âm sûresinden sonra, Lokman sûresinden önce Mekke'de inmiştir.[1]


Adı

Bütün kaynaklarda sûre Sâffât adıyla anılmış olup "sıra sıra dizilenler, saf tutanlar" anlamındaki bu kelime, ağırlıklı yoruma göre meleklerden söz eden birinci âyette geçmektedir. [2]


Konusu

Sâffât sûresinde Allah'ın birliği, âhiret hayatının gerçekliği, o hayatta neler olacağı, inkarcıların âhiretteki pişmanlıkları ve birbirlerini suçlamaları, ayrıca Allah'ın samimi kullarının cennetteki mutlu yaşayışları hakkında bilgi verildikten sonra Nûh, İbrahim ve oğullan İsmail ve İshâk, Mûsâ ve Hârûn, İlyâs, Lût ve Yûnus peygamberlerin hayat hikayelerinin ibretli yanları ve Allah'ın onları yardımıyla desteklemesi anlatılmakta; putperestlerin bâtıl inançları eleştirilmektedir. Sûre, genellikle Kur'an tilâveti ve duaların sonunda okunması âdet haline gelen ve "Sübhâne Rabbike..." diye başlayıp "ve'1-hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn" dîye biten âyetlerle son bulmaktadır. [3]


Meali

Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla... 1-3. Sıra sıra dizilmiş olanlara, engellemeye çalışanlara ve anmak için okuyanlara andolsun ki; 4, Kuşkusuz tanrınız bir tekdir. 5. O, göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin Rabbi, güneşin doğuş yerlerinin Rabbidir. 6. Biz yakın semayı yıldızların güzelliğiyle bezedik. 7. Ve (onu) her türlü isyankâr şeytanî güce karşı koruduk. 8-9. Onlar artık o yüce topluluğu dinleyemezler, (bölgeden) uzaklaştırmak için üzerlerine her yönden atış yapılır; ayrıca onlar (âhirette de) bitmez bir azaba çarptırılacaklardır. 10. Ancak, (o yüce topluluktan) bir bilgi kırıntısı kapan olursa onu da delip geçen bir ışık topu kovalar. [4]

11. Şimdi onlardan şu sorunun cevabını iste: Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa varlık alanına çıkardığımız başkalarmı mı? Nitekim biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. 12. Doğrusu sen hayranlık duydun, on-larsa alay etmektedirler. 13. Kendilerine öğüt verildiğinde gerekli öğüdü almıyorlar. 14. İlâhî bir işaret gördüklerinde alaya alıyorlar; 15, Ve "Bu, diyorlar, apaçık sihirden başka bir şey değil. 16. Sahi biz, ölüp de toprak ve kemik yığını haline gelmişken yeniden mi diriltilecekmişiz! 17. Geçmişteki atalarımız da mı!" 18. De ki: "Evet, burnunuz yere sürtülerek!" 19. Kuşkusuz o, bir tek korkunç sesten ibarettir; bunun ardından onlar şaşkınlıkla etrafa bakıyor olacaklar! 20. "Eyvah, diyecekler, işte hesap günü!" 21. Evet bu, asılsız olduğunu savundurunuz vargı günüdür. 22-23. (Allah, görevlilere buyurur:) "Toplayın o zalimleri, onların yoldaşlarını ve Allah'ın dışında taptıklarını! Ve hepsini cehennemin yoluna sürün! 24. Durdurun onlan; çünkü sorguya çekilecekler! 25. (Ey inkarcılar!) Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz!" 26. Evet, o gün onlar artık çaresiz boyun eğmişlerdir. 27. Biri diğerine yönelir, karşılıklı birbirini sorumlu tutup suçlarlar. 28. Derler ki: "Siz, evet siz, iyi niyetliymiş gibi görünerek gelirdiniz." 29. Diğerleri, "Aksine, derler, siz inanmış kimseler değildiniz. 30. Bizim, sizin üzerinizde hiçbir etkili baskımız olmamıştı; bilakis siz azgın bir topluluktunuz. 31. Sonuçta Rabbimizin hükmünü hepimiz hak ettik; artık (gerekli cezayı) mutlaka tadacağız. 32. Sizi saptırdık, çünkü biz kendimiz sapmıştık." 33.0 gün onlar azap görmede ortaktırlar. 34. İşte biz suçlulara böyle yaparız! [21]

35. Ne zaman onlara, "Allah'tan başka tanrı yoktur" denilse küstahlık edip kibre kapılırlar. 36. "Mecnun bir şairin sözüyle tanrılarımızı mı bırakacağız!" derler. 37. Aksine o, gerçeği getirdi, Allah'ın diğer elçilerini de tasdik etti. 38. Ama siz, o acı azabı tadacaksınız! 39. Ve sadece yapmış olduklarınızdan dolayı cezalandırılacaksınız. 40. Ancak, Allah'm samimi kullan bu cezanın dışındadır. 41. Onlar için bilinen bir rızık vardır: 42. Türlü meyveler. Onlara nice ikramlarda bulunulacaktır; 43. Nimetlerle dolu cennetlerde; 44. Karşılıklı oturdukları tahtlar üzerinde. 45. Aralarında, kaynaktan doldurulmuş kadehler dolaştırılır; 46. Bembeyaz; içenlere lezzet verir. 47. Onun çarpması yoktur, içenleri sarhoş etmez. 48-49. Yanlarında da eşinden başkasına bakmayan ceylan gözlü, gün görmemiş güzel tenli kadınlar bulunur. [37]

50. (Cennet sohbetinde) birbirine dönüp karşılıklı sorular sorarlar. 51. İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir arkadaşım vardı; 52. Derdi ki: Sen de onaylıyor musun gerçekten? 53. Biz, ölüp de toprak ve kemik yığını haline gelmişken mutlaka hesaba çekilecekmişiz Öyle mi?" 54. Ve ekler: "Şimdi dönüp bakar mısınız (ona)?". 55. Sonra kendisi dönüp bakar ve arkadaşım cehennemin ortasında görür. 56. "Allah'a yemin ederim ki, der, neredeyse beni de mahvedecektin! 57. Rabbimin lütfü olmasaydı ben de şimdi cehenneme getirilenler arasında olacaktım. 58. (Ne mutlu bize ki), artık bir daha ölmeyeceğiz, değil mi? 59. Önceki ölümümüzden başka ölüm yok; azap da görmeyeceğiz. 60. Bu, gerçekten çok büyük bir kurtuluştur." 61. Amel sahipleri böylesi bir kurtuluş için çalışmalıdır. 62. Bu mu daha iyi bir ikramdır yoksa zakkum ağacı mı? 63. Biz o zakkumu zâlimler için bir sınama aracı yaptık. 64. O, cehennemin ta dibinde yetişen bir ağaçtır. 65. Tomurcukları sanki şeytanların kelleleri gibidir, 66. Zâlimler mutlaka onu yiyecekler, karınlarını onunla dolduracaklar. 67. Sonra onların, yedikleri bu nesnenin üzerine, kaynar su karıştırılmış bir içecekleri de olacaktır. 68. Nihayet onların dolaşıp dönecekleri yer mutlaka cehennem olacaktır. 69. Çünkü onlar atalarım doğru yoldan sapmış olarak buldular; 70. Ama kendileri de çılgınca onların izinden kosuvorlar. [44]

71, Onlardan Önce de geçmiştekilerin çoğu yollarını sapılmıştı. 72. Oysa içlerinden uyarıcı elçiler de göndermiştik. 73-74. Bak şimdi, Allah'ın samimi kulları dışında, uyarılanların akıbeti ne oldu! 75. Vaktiyle Nuh bize yakarmıştı; biz de ne güzel karşılık vermiştik! 76. Nitekim kendisini ve ailesini o büyük felaketten kurtardık. 77. Ve yalnız onun soyunu kalıcı kıldık. 78-79. Onun hakkında, ''Bütün âlemlerde Nuh'a selâm olsun!" ifadesini sonradan gelen kuşaklar arasında devam ettirdik. 80. İşte biz, iyileri böyle ödüllendiririz. 81. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı. 82. Sonunda ötekileri sulara gömdük. [56]


83. Kuşkusuz İbrahim Nuh'un yolunu izleyenlerdendi. 84. O, tertemiz bir kalple Rabbine yönelmişti. 85. Babasına ve halkına, "Siz neye tapıyorsunuz?" demişti; 86, "Allah'tan başka birtakım düzmece tanrılar mı edinmek istiyorsunuz? 87. Peki, âlemlerin Rabbiyle ilgili düşünceniz nedir?" 88. Son-ra yıldızlara söyle bir baktı: 89. "Ben rahatsızım" dedi. 90. Bunun üzerine diğerleri onu arkalarında bırakıp gittiler. 91. İbrahim gizlice taunlarının yanına vardı; "Neden bir şeyler j emiyorsunuz, dedi; 92. Neyiniz var, niçin konuşmuyorsunuz?" 93. Sonra onlara güçlü darbeler indirmeye başladı. 94. Diğerleri koşarak İbrahim'in yanma geldiler. 95. Dedi ki: "Kendi ellerinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz! 96. Oysa sizi de yaptıklarınızı da Allah yarattı." 97. (Putperestler) "Onun için bir yapı kurun ve (orada hazırlayacağınız) kuvvetli ateşe atın onu!" dediler. 98. Böylece onu engellemek için bir plan kurdular; ama biz onları alta düşürdük. 99. İbrahim, "Ben Rabbime gidiyorum, dedi, O bana yol gösterecektir." 100. "Rabbim! Bana iyilerden olacak bir evlat ver!" 101. Bunun üzerine kendisine akıllı ve iyi huylu bir erkek çocuğu olacağını müjdeledik. 102. Çocuk, babasıyla beraber iş güç tutacak yaşa gelince babası ona, "Yavrucuğum, dedi, rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; düşün bakalım görüşün ne olacak." Dedi ki: "Babacığım! Sana buyurmanı yap; in-şaallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın." 103. Her ikisi de (ilâhî buyruğa) teslim olunca Ve babası onu yüz üstü yatınnca, 104. "Ey İbrahim, diye ona seslendik; 105. Tamam, rüyanı gerçekleştirmiş oldun." İşte iyileri biz böyle Ödüllendiririz. 106. Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı. 107. Biz, (oğlunun canına) bedel olarak ona iri bir kurbanlık verdik. 108-109. Onun hakkında, "İbrahim'e selâm olsun!" İfadesini sonradan gelen kuşaklar arasında devam ettirdik. 110. Evet, iyileri işte böyle Ödüllendiririz. 111. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı, 112. Sâlihlerden bir peygamber olarak ona İshak'ı da müjdeledik. 113. Ona ve İshak'a bereketler verdik. Onların soyu içinde iyisi bulunduğu gibi açıkça kendine kötülük edeni de olacaktı. [66]

114. Mûsâ ve Harun'a da lütuflarda bulunmuştuk. 115. Onları ve kavimlerini büyük bir sıkıntıdan kurtardık. 116. Onlara yardım ettik ve bu sayede galip çıkanlar onlar oldu. 117. O ikisine açık seçik anlaşılabilen kitabı verdik. 11». Onları rio&ru vola ilettik. 119-120. Ve onların hakkında. "Mûsâ ve Harun'a selâm olsun!" ifadesini sonradan gelen kuşaklar arasında devam ettirdik. 121. İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz. 122. Çünkü ikisi de bizim mümin kullar muzdandı. [88]

123. Kuşkusuz İlyâs da elçilerimizden biriydi. 124. Kavmine, "Sakınmaz mısınız!" dedi; 125-126. "En güzel yaratanı, sizin de geçmişteki atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp Baal'e mi taparsınız!" 127-128. Ama onu yalancılıkla suçladılar. Bu yüzden, Allah'ın samimi kulları dışında, onlar mutlaka cehenneme konulacaklar arasında olacaklar. 129-130. Onun hakkında, "İlyas'a selâm olsun!" ifadesini sonradan gelen kuşaklar arasında devam ettirdik. 131. İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz. 132, Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. [91]

133. Kuşkusuz Lût da elçileri m İzdendi. 134-135. Geride kalanlar arasında bırakılan yaşlı bir kadın dışında onu ve bütün ailesini kurtarmıştık; 136. Sonra diğerlerini helak ettik. 137-138. Siz de sabah akşam onların yurtlarından gelip geçmektesiniz. (Bunları görüp de) aklınızla değerlendirmiyor musunuz! [99]

139. Kuşkusuz Yûnus da elçilerimizdendi. 140. Vaktiyle o, yüklü bir gemiyle ülkesinden kaçmıştı. 141. Kur'aya girdi re kaybedenlerden oldu.142. (Kaçmakla) kötü bir iş yapmış olarak kendisini balık (balina) ağzına aldı. Doğrusu o kınanacak bir iş yapmıştı. 143. Eğer o, Allah'ın şanım yüceltenlerden olmasaydı, 144. Kıyamete kadar balığın kanımda kalacaktı. 145. Sağlığı bozulmuş olarak onun ıssız bir kıyıya bırakılmasını sağladık; 146. Üstüne (gölge yapması için) kabak türünden bir bitki bitirdik. 147. Bir defa daha onu yüz bin ya da daha fazla kişiye elçi olarak gönderdik. 148. Bu kez onlar iman ettiler, biz de kendilerini belirli bir vakte kadar nimetlerimizle yaşattık. [103]

149. Şimdi onlardan şunu cevaplamalarını iste: Kız çocukları Rabbinin de erkek çocukları mı onların! 150. Yoksa biz gözlerinin önünde melekleri dişi olarak mı yarattık! 151. İyi bilin ki onlar, sırf kendi uydurmaları olarak diyorlar ki: 152. "Allah çocuk sahibi oldu!" Onlar katıksız yalancıdırlar. 153. Allah, kızları oğlanlara tercih mi etmiş! 154. Ne oluyor size! Nasıl yargıda bulunuyorsunuz! 155. Hiç düşünmüyor musunuz! 156. Yoksa açık bir kanıtınız mı var! 157. Eğer gerçekten doğru sözlü iseniz belgenizi getirin. 158. Onlar Allah ile görülmez varlık türleri arasında da bir soy birliği yakıştırdılar. Oysa bu varlıklar iyi biliyorlar ki onlar da mutlaka hesap yerine götürüleceklerdir! 159. Allah, onların isnat ettikleri niteliklerden münezzehtir. 160. Allah'ın samimi kulları başkadır. 161. Siz ve taptıklarınız, 162. Hiçbiriniz onu, Allah'a inancı hususunda saptıramazsınız; 163. Ancak cehennemi boylayacak olan başka. [108]

164. (Putperestlerce Allah'ın kızları sayılan melekler şöyle derler:) "Bizim her birimizin mutlaka belli bir yeri vardır. 165. Biz mutlaka saf tutarız. 166. Ve biz, kuşkusuz Allah'ı teşbih ederiz." [119]

167.0 putperestler hep şöyle derlerdi: 168. "Elimizde öncekilerden gelmiş bir kitap bulunsaydı, 169. Elbette biz de Allah'ın hâlis kulları olurduk." 170. Ama şimdi bu kitabı inkâr ediyorlar! Yakında her şeyi öğrenecekler! [123]

171. Andolsun ki elçi olarak gönderdiğimiz kullarımıza geçmişte söz vermiştik: 172. Zafere mutlaka onlar ulaşacaklardır. 173. Galip gelenler kesinlikle bizim ordumuz olacaktır. 174. (Ey Resulüm!) Şimdi sen bir süre için o inkarcıları kendi hallerine bırak, 175. Hallerini gör onların; ileride kendileri de görecekler! 176. Azabımızın çabuklaştırılmasını mı istiyorlar? 177. İstedikleri başlarına geldiğinde uyarılmış olanların sabahı çok kötü olacaktır! 178. Evet, sen bir süre için onları kendi hallerine bırak. 179. Ve hallerini gör; ileride kendileri de görecekler! 180. Senin izzet sahibi Rabbin, unların yakıştırdığı nitelemelerden münezzehtir. 181. Bütün peygamberlere selâm olsun! 182. Âlemlerin rabbi olan Allah'a hamdolsun. [125]

http://errahman.de:8181/tefsir-kulliyati/037saffat/002.htm


Tefsirler:

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com/f14-tefsirler
uur
uur
Admin

Viestien lukumäärä : 90
Join date : 03/06/13

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz