54. 15 Hicr
1 sayfadaki 1 sayfası
54. 15 Hicr
İndiği Yer: Mekke
İniş Sırası: 54
Âyet sayısı: 99
Nüzulü
Mushaf'taki sıralamada onbeşinci, iniş sırasına göre ellidördiincii sûredir. Yûsuf sûresinden sonra, En'âm sûresinden önce Mekke döneminde, müşriklerin Hz. Peygamber'e ve müslümanlara yaptıkları baskıların şiddetlendiği yıllarda nazil olmuştur.[1] İbn Âşûr'a göre[2] bİ'setin (Hz. Peygamber'e vahyin gelmeye başlamasının) dördüncü yılının sonunda inmiştir. 87. âyetin Medine'de indiği yolundaki bilgi itimada şayan görülmemektedir.[3]
Adı
Sûrenin "Hicr"den başka bir isimle anıldığına dair bilgi yoktur. Hicr, Arap yarımadasının kuzeybatısında, Medine-Tebük yolu üzerinde, Teyma'ın yaklaşık 110 km. güneybatısında, daha sonra içinden Hicaz demiryolunun geçtiği sarp kayalıklarla çevrili vadinin ve bu vadideki beldenin adıdır. Arap asıllı Semûd kavminin yaşadığı kabul edilen bölge veya şehre bu adın verilmesi, muhtemelen muhafazalı bir yer oluşundan ileri gelmektedir. Eski dönemlerde Hegra veya Egra diye de anılan bu yerleşim merkezi, Kur'ân-ı Kerîm'de olduğu gibi ilk dönem tarih ve coğrafya eserlerinde de Hicr diye geçmektedir. Burası Salih peygamberle ilgisi dolayısıyla Medâin-i Salih diye de adlandırılmıştır. [4] Sûrenin adı 80. âyette geçmektedir. [5]
Konusu
Sûrenin ilk konusu Kur'an, vahiy ve peygamberliktir. Daha sonra insanın beden ve ruh varlığının yaratılış süreci ile İblîs'in Allah'tan gelen secde buyruğuna uymaması anlatılır. İyilerin uhrevî mükâfatları, Allah'ın rahmetinin genişliği; Hz. İbrahim ve Lût ile Eyke halkı ve Hicr halkıyla ilgili kısa bilgiler, Hz. Peygamber'e ve müminlere verilen müjdeler, inkarcılara yapılan uyanlar sûrenin belli başlı konulandır. [6]
Meali
Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla... 1. Elif-lâm-râ. Bunlar kitabın ve apaçık bir Kur'an'ın âyetleridir. 2. Zaman olacak, inkâr edenler, <(Keşke müslüman olsaydık!" diye hayıflanacaklar. 3. Bırak onları: yesinler, eğlensinler, boş ümit oyalasın onları; yalanda bilecekler! 4. Biz hiçbir toplumu belirlenmiş bir yazgısı olmadan helak etmedik. 5. Hiçbir ümmet kendi ecelini ne ileri alabilir ne de erteleyebilir. [7]
6. Dediler ki: "Ey kendisine vahiy gelen adanı! Sen kesinlikle bir mecnunsun! 7. Doğru söyleyenlerden isen bize melekleri getirseydin ya!" 8. Biz melekleri ancak ceza hükmüyle indiririz, o zaman da onlara artık süre tanınmaz. 9. Kesin olarak bilesiniz ki bu vahyi kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz. [21]
10. Andolsun senden önce de eski topluluklar arasından elçiler göndermiştik. 11. Onlara bir peygamber geldiğinde muhakkak onunla alay ederlerdi. 12-13. İşte onu (Kur1 an) inkarcıların kalplerine, inanmadıkları halde böyle yerleştiririz. Nitekim daha öncekileri de bu ilâhî kanun uygulanmıştır. 14-15. Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine de "Herhalde gözlerimiz perdelendi, hatta bize büyü yapılmıştır" derler. [35]
16. Andolsun biz gökte yıldız kümeleri oluşturduk ve seyredenler için ona güzel bir görünüm verdik, 17, Onu her kovulmuş şeytana karşı koruduk. 18. Ancak kulak hırsızlığı yapmaya kalkışan olursa onu da parlak bir ışık kovalar. 19. Arzı da yaydık, oraya sağlam dağlar yerleştirdik, orada her türden ölçülü ürünler bitirdik. 20. Yine orada hem sizin için hem de sizin bakıp bes-leyemeyeceğiniz varlıklar için uygun geçim şartları yarattık. 21. Her şeyin hazineleri sadece bizim katımızdadır ve biz oradan indirdiğimizi belirli bir Ölçüye göre indiririz. 22. Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik, gökten su İndirip onunla sizin su ihtiyacınızı karşıladık. Onu depolayan siz değildiniz. 23. Kuşkusuz hayat veren de öldüren de biziz; her şeyin son sahibi de biz oluruz. 24. Andolsun biz, içinizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da muhakkak biliriz. 25. Ve senin rabbin, onları haşredecektir. O, hakimdir, alimdir. 26. Andolsun biz insanı şekillenebilir balçıktan yapılma kuru bir çamurdan yarattık. 27. Cin türüne gelince daha önce onu da kavurucu ateşten yaratmıştık. [45]
28. Hani rabbin meleklere demişti ki: "Ben şekillenebilir balçıktan yapılma kuru bir çamurdan bir insan yaratacağım. 29. Onun şeklini tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim vakit siz de hemen onun için secdeye kapanın." 30. Bunun üzerine meleklerin hepsi secde ettiler. 31. Yalnız İblîs hariç; o, secde edenlerle birlikte olmaktan kaçındı. 32. Allah, "Ey İblîs! Secde edenlerle birlikte hareket etmeyişinin sebebi nedir?" diye sordu; 33. Dedi ki: "Ben, şekillenebilir balçıktan teşekkül etmiş kuru bir çamurdan yarattığın bir insana asla secde etmem!" 34. Allah, "O halde çık oradan!" dedi; "artık kovuldun!" 35. Kıyamet gününe kadar lanetlenmiş bulunmaktasın!" 36. "Rabbim! Öyleyse insanların yeniden diriltileceği güne kadar bana mühlet ver" dedi. 37-38. Allah, "Malum vakte kadar mühlet verilmiş olanlardansın" buyurdu." 39-40. İblîs, "Rabbim! Benim sapmama imkân verdiğin için yemin olsun ki ben de yeryüzünde onlara (günahları) şirin göstereceğim ve -senin samimi kulların hariç- onların topunu kesinlikle yoldan çıkaracağım." 41. Allah da buyurdu ki: "İşte bana varan doğru yol budur (hâlis kulların yolu). 42. Şüphesiz, azgınlardan sana uyacak olanlar dışmda kullarım üzerinde senin hâkimiyetin olmayacaktır." 43. Kuşkusuz cehennem, o sana uyanların tamamının buluşma yeri olacaktır. 44. Onun yedi kapısı vardır, her kapıdan girmek üzere de onlardan birer grup belirlenmiştir. [65]
45. Allah'a karşı saygısızlıktan sakınanlar mutlaka cennet bahçelerinde ve pınar başlarında olacaklar. 46. "Esenlikle, güvenle girin oraya!" 47. Onların gönüllerini düşmanlık duygularından temizledik; artık bir kardeşler topluluğu olarak sedirler üzerinde karşı karşıya oturacaklar. 48. Orada hiçbir yorgunlukla karşılaşmayacaklar. Oradan çıkarılmaları da söz konusu olmayacaktır. 49. Kullanma benim gerçekten çok bağışlayıcı, çok esirgeyici olduğumu bildir, 50. Ama azabım da çok elem verici bir tızııptır! [74]
51. Onlara İbrahim'in misafirlerini hatırlat. 52. Onun yanına girip selâm vermişler, o da "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti. 53. "Korkma", dediler, "Biz sana bilgili bir çocuk müjdeliyoruz." 54. İbrahim, "Üzerime yaş- İdik çökmüş olmasına rağmen bana böyle bir müjde getiriyorsunuz öyle mi? Peki bana neyi müjdeliyorsunuz?" dedi. 55. "Sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizliğe kapılanlardan olma!" dediler. 56- "Haktan sapmış olanlardan başka kim rabbimin rahmetinden ümit keser!" dedi. 57. "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" diye sordu. 58. Dediler ki: "Aslında biz, suçlu bir kavme (ceza vermek için) gönderildik. 59. Yalnız Lût'un ailesine zarar gelmeyecek, onların hepsini kurtaracağız. 60. Fakat karısı hariç! Biz onun da geride kalanlardan olmasını takdir ettik," [80]
61-62. Elçiler Lût ailesine geldiklerinde Lût onlara, "Doğrusu siz yadırganan bir topluluksunuz!" dedi. 63, "Hayır, dediler, biz sana, insanların hakkında kuşkuya düştükleri şeyi getirdik. 64. Sana» gerçeği getirdik. Biz muhakkak doğru söyleriz. 65. Hemen gecenin bir vaktinde ailenin hızla yola koyulmasını sağla! Sen de arkalarından git! Hiçbiriniz arkasına dönüp hnkıııtı- sın! Size emredilen yere doğru gidin!" 66. Lût'a şu hükmü bildirdik: "Onlar, sabah vaktine girerken son ferdine kadar yok edilmiş olacaktır!" 67. Şehir halkı sevinerek geldiler, 68. Lût, "Bunlar benim misafirlerim, sakın beni utandırmayın?" dedi; 69. "Allah'tan korkunuz, beni rezil etmeyiniz!"
70. "Seni el âlemi korumaktan menetmedik mi?" dediler. 71. Lût, "İşte kadınlar, benim kızlarım, (nikâh) yaparsanız" dedi. 72. Hayatına yemin olsun ki onlar, sarhoş (sersem) halleriyle saçmalayıp duruyorlardı. 73. Nihayet ortalık aydınlanırken korkunç ses onları yakalayıverdi! 74. Ardından yurtlarının altını üstüne getirdik, üzerlerine pişirilmiş taşlar yağdırdık! 75. İşte bunda ibret alacak olanlar için dersler vardır. 76. İşte o kentin harabesi bir yol üzerinde hâlâ duruyor. 77. Onda da inanlar İçin bir ders vardır. [87]
78. Eyke halkı da gerçekten bir zalimler topluluğu idi. 79. Biz onların da cezasını Terdik. Bu İki şehir açıkça bilinen bir yol üzerindedir. [99]
80. Kuşkusuz Hicr halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladılar. 81. Oysa onlara âyetlerimizi de gönderdik, fakat bunlara sırt çevirdiler. 82. Onlar, güvende olmak üzere dağlan oyarak barınaklar yaparlardı. 83. Ama sonunda sabaha girerlerken korkunç ses onları da yakaladı! 84. Aldıktan tedbirin kendilerine hiçbir faydası olmadı. [102]
85,8iz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları ancak ve ancak hak ve adalet temelinde yarattık. O saat de mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörülü ol. 86. İyi bilesin ki rabbin, evet O, muhakkak surette eşsiz yaratandır, bilendir. [113]
87. Kuşkusuz sana tekrar tekrar okunandan yedi (âyeti) ye yüce Kur'an'ı verdik. 88. Sakın ola ki, onlardan bazı gruplara verdiğimiz geçici dünya nimetine göz dikmeyesin! Onlardan dolayı üzülme, müminlere karşı da alçakgönüllü ol! 89. "Kuşkusuz ben apaçık bir uyarıcıyım" de. 90. Nitekim biz, bölüp parçalayanları cezalandırdık. 91. Kur'an'ı parçalara ayıranlar yok mu? 92-93. Rabbine andolsun ki yaptıklarından dolayı muhakkak surette onların hepsini sorguya çekeceğiz! 94. Sen, sana buyurulanı açıkça duyur, müşriklere aldırış etme! 95-96. Allah'ın yanında başka bir tanrı daha edinen o alaycılara karşı biz senin yanındayız. Onlar ileride anlayacaklar! 97. Söyledikleri yüzünden canının sıkıldığını muhakkak ki biliyoruz. 98. Ama sen rab-bini hamd ile teşbih et, secde edenlerden ol! 99. Kesin olan şey gelinceye kadar rabbine kulluk et. [121]
http://errahman.de:8181/tefsir-kulliyati/015hicr/002.htm
Tefsirler:
https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com/f14-tefsirler
İniş Sırası: 54
Âyet sayısı: 99
Nüzulü
Mushaf'taki sıralamada onbeşinci, iniş sırasına göre ellidördiincii sûredir. Yûsuf sûresinden sonra, En'âm sûresinden önce Mekke döneminde, müşriklerin Hz. Peygamber'e ve müslümanlara yaptıkları baskıların şiddetlendiği yıllarda nazil olmuştur.[1] İbn Âşûr'a göre[2] bİ'setin (Hz. Peygamber'e vahyin gelmeye başlamasının) dördüncü yılının sonunda inmiştir. 87. âyetin Medine'de indiği yolundaki bilgi itimada şayan görülmemektedir.[3]
Adı
Sûrenin "Hicr"den başka bir isimle anıldığına dair bilgi yoktur. Hicr, Arap yarımadasının kuzeybatısında, Medine-Tebük yolu üzerinde, Teyma'ın yaklaşık 110 km. güneybatısında, daha sonra içinden Hicaz demiryolunun geçtiği sarp kayalıklarla çevrili vadinin ve bu vadideki beldenin adıdır. Arap asıllı Semûd kavminin yaşadığı kabul edilen bölge veya şehre bu adın verilmesi, muhtemelen muhafazalı bir yer oluşundan ileri gelmektedir. Eski dönemlerde Hegra veya Egra diye de anılan bu yerleşim merkezi, Kur'ân-ı Kerîm'de olduğu gibi ilk dönem tarih ve coğrafya eserlerinde de Hicr diye geçmektedir. Burası Salih peygamberle ilgisi dolayısıyla Medâin-i Salih diye de adlandırılmıştır. [4] Sûrenin adı 80. âyette geçmektedir. [5]
Konusu
Sûrenin ilk konusu Kur'an, vahiy ve peygamberliktir. Daha sonra insanın beden ve ruh varlığının yaratılış süreci ile İblîs'in Allah'tan gelen secde buyruğuna uymaması anlatılır. İyilerin uhrevî mükâfatları, Allah'ın rahmetinin genişliği; Hz. İbrahim ve Lût ile Eyke halkı ve Hicr halkıyla ilgili kısa bilgiler, Hz. Peygamber'e ve müminlere verilen müjdeler, inkarcılara yapılan uyanlar sûrenin belli başlı konulandır. [6]
Meali
Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla... 1. Elif-lâm-râ. Bunlar kitabın ve apaçık bir Kur'an'ın âyetleridir. 2. Zaman olacak, inkâr edenler, <(Keşke müslüman olsaydık!" diye hayıflanacaklar. 3. Bırak onları: yesinler, eğlensinler, boş ümit oyalasın onları; yalanda bilecekler! 4. Biz hiçbir toplumu belirlenmiş bir yazgısı olmadan helak etmedik. 5. Hiçbir ümmet kendi ecelini ne ileri alabilir ne de erteleyebilir. [7]
6. Dediler ki: "Ey kendisine vahiy gelen adanı! Sen kesinlikle bir mecnunsun! 7. Doğru söyleyenlerden isen bize melekleri getirseydin ya!" 8. Biz melekleri ancak ceza hükmüyle indiririz, o zaman da onlara artık süre tanınmaz. 9. Kesin olarak bilesiniz ki bu vahyi kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz. [21]
10. Andolsun senden önce de eski topluluklar arasından elçiler göndermiştik. 11. Onlara bir peygamber geldiğinde muhakkak onunla alay ederlerdi. 12-13. İşte onu (Kur1 an) inkarcıların kalplerine, inanmadıkları halde böyle yerleştiririz. Nitekim daha öncekileri de bu ilâhî kanun uygulanmıştır. 14-15. Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine de "Herhalde gözlerimiz perdelendi, hatta bize büyü yapılmıştır" derler. [35]
16. Andolsun biz gökte yıldız kümeleri oluşturduk ve seyredenler için ona güzel bir görünüm verdik, 17, Onu her kovulmuş şeytana karşı koruduk. 18. Ancak kulak hırsızlığı yapmaya kalkışan olursa onu da parlak bir ışık kovalar. 19. Arzı da yaydık, oraya sağlam dağlar yerleştirdik, orada her türden ölçülü ürünler bitirdik. 20. Yine orada hem sizin için hem de sizin bakıp bes-leyemeyeceğiniz varlıklar için uygun geçim şartları yarattık. 21. Her şeyin hazineleri sadece bizim katımızdadır ve biz oradan indirdiğimizi belirli bir Ölçüye göre indiririz. 22. Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik, gökten su İndirip onunla sizin su ihtiyacınızı karşıladık. Onu depolayan siz değildiniz. 23. Kuşkusuz hayat veren de öldüren de biziz; her şeyin son sahibi de biz oluruz. 24. Andolsun biz, içinizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da muhakkak biliriz. 25. Ve senin rabbin, onları haşredecektir. O, hakimdir, alimdir. 26. Andolsun biz insanı şekillenebilir balçıktan yapılma kuru bir çamurdan yarattık. 27. Cin türüne gelince daha önce onu da kavurucu ateşten yaratmıştık. [45]
28. Hani rabbin meleklere demişti ki: "Ben şekillenebilir balçıktan yapılma kuru bir çamurdan bir insan yaratacağım. 29. Onun şeklini tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim vakit siz de hemen onun için secdeye kapanın." 30. Bunun üzerine meleklerin hepsi secde ettiler. 31. Yalnız İblîs hariç; o, secde edenlerle birlikte olmaktan kaçındı. 32. Allah, "Ey İblîs! Secde edenlerle birlikte hareket etmeyişinin sebebi nedir?" diye sordu; 33. Dedi ki: "Ben, şekillenebilir balçıktan teşekkül etmiş kuru bir çamurdan yarattığın bir insana asla secde etmem!" 34. Allah, "O halde çık oradan!" dedi; "artık kovuldun!" 35. Kıyamet gününe kadar lanetlenmiş bulunmaktasın!" 36. "Rabbim! Öyleyse insanların yeniden diriltileceği güne kadar bana mühlet ver" dedi. 37-38. Allah, "Malum vakte kadar mühlet verilmiş olanlardansın" buyurdu." 39-40. İblîs, "Rabbim! Benim sapmama imkân verdiğin için yemin olsun ki ben de yeryüzünde onlara (günahları) şirin göstereceğim ve -senin samimi kulların hariç- onların topunu kesinlikle yoldan çıkaracağım." 41. Allah da buyurdu ki: "İşte bana varan doğru yol budur (hâlis kulların yolu). 42. Şüphesiz, azgınlardan sana uyacak olanlar dışmda kullarım üzerinde senin hâkimiyetin olmayacaktır." 43. Kuşkusuz cehennem, o sana uyanların tamamının buluşma yeri olacaktır. 44. Onun yedi kapısı vardır, her kapıdan girmek üzere de onlardan birer grup belirlenmiştir. [65]
45. Allah'a karşı saygısızlıktan sakınanlar mutlaka cennet bahçelerinde ve pınar başlarında olacaklar. 46. "Esenlikle, güvenle girin oraya!" 47. Onların gönüllerini düşmanlık duygularından temizledik; artık bir kardeşler topluluğu olarak sedirler üzerinde karşı karşıya oturacaklar. 48. Orada hiçbir yorgunlukla karşılaşmayacaklar. Oradan çıkarılmaları da söz konusu olmayacaktır. 49. Kullanma benim gerçekten çok bağışlayıcı, çok esirgeyici olduğumu bildir, 50. Ama azabım da çok elem verici bir tızııptır! [74]
51. Onlara İbrahim'in misafirlerini hatırlat. 52. Onun yanına girip selâm vermişler, o da "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti. 53. "Korkma", dediler, "Biz sana bilgili bir çocuk müjdeliyoruz." 54. İbrahim, "Üzerime yaş- İdik çökmüş olmasına rağmen bana böyle bir müjde getiriyorsunuz öyle mi? Peki bana neyi müjdeliyorsunuz?" dedi. 55. "Sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizliğe kapılanlardan olma!" dediler. 56- "Haktan sapmış olanlardan başka kim rabbimin rahmetinden ümit keser!" dedi. 57. "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" diye sordu. 58. Dediler ki: "Aslında biz, suçlu bir kavme (ceza vermek için) gönderildik. 59. Yalnız Lût'un ailesine zarar gelmeyecek, onların hepsini kurtaracağız. 60. Fakat karısı hariç! Biz onun da geride kalanlardan olmasını takdir ettik," [80]
61-62. Elçiler Lût ailesine geldiklerinde Lût onlara, "Doğrusu siz yadırganan bir topluluksunuz!" dedi. 63, "Hayır, dediler, biz sana, insanların hakkında kuşkuya düştükleri şeyi getirdik. 64. Sana» gerçeği getirdik. Biz muhakkak doğru söyleriz. 65. Hemen gecenin bir vaktinde ailenin hızla yola koyulmasını sağla! Sen de arkalarından git! Hiçbiriniz arkasına dönüp hnkıııtı- sın! Size emredilen yere doğru gidin!" 66. Lût'a şu hükmü bildirdik: "Onlar, sabah vaktine girerken son ferdine kadar yok edilmiş olacaktır!" 67. Şehir halkı sevinerek geldiler, 68. Lût, "Bunlar benim misafirlerim, sakın beni utandırmayın?" dedi; 69. "Allah'tan korkunuz, beni rezil etmeyiniz!"
70. "Seni el âlemi korumaktan menetmedik mi?" dediler. 71. Lût, "İşte kadınlar, benim kızlarım, (nikâh) yaparsanız" dedi. 72. Hayatına yemin olsun ki onlar, sarhoş (sersem) halleriyle saçmalayıp duruyorlardı. 73. Nihayet ortalık aydınlanırken korkunç ses onları yakalayıverdi! 74. Ardından yurtlarının altını üstüne getirdik, üzerlerine pişirilmiş taşlar yağdırdık! 75. İşte bunda ibret alacak olanlar için dersler vardır. 76. İşte o kentin harabesi bir yol üzerinde hâlâ duruyor. 77. Onda da inanlar İçin bir ders vardır. [87]
78. Eyke halkı da gerçekten bir zalimler topluluğu idi. 79. Biz onların da cezasını Terdik. Bu İki şehir açıkça bilinen bir yol üzerindedir. [99]
80. Kuşkusuz Hicr halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladılar. 81. Oysa onlara âyetlerimizi de gönderdik, fakat bunlara sırt çevirdiler. 82. Onlar, güvende olmak üzere dağlan oyarak barınaklar yaparlardı. 83. Ama sonunda sabaha girerlerken korkunç ses onları da yakaladı! 84. Aldıktan tedbirin kendilerine hiçbir faydası olmadı. [102]
85,8iz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları ancak ve ancak hak ve adalet temelinde yarattık. O saat de mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörülü ol. 86. İyi bilesin ki rabbin, evet O, muhakkak surette eşsiz yaratandır, bilendir. [113]
87. Kuşkusuz sana tekrar tekrar okunandan yedi (âyeti) ye yüce Kur'an'ı verdik. 88. Sakın ola ki, onlardan bazı gruplara verdiğimiz geçici dünya nimetine göz dikmeyesin! Onlardan dolayı üzülme, müminlere karşı da alçakgönüllü ol! 89. "Kuşkusuz ben apaçık bir uyarıcıyım" de. 90. Nitekim biz, bölüp parçalayanları cezalandırdık. 91. Kur'an'ı parçalara ayıranlar yok mu? 92-93. Rabbine andolsun ki yaptıklarından dolayı muhakkak surette onların hepsini sorguya çekeceğiz! 94. Sen, sana buyurulanı açıkça duyur, müşriklere aldırış etme! 95-96. Allah'ın yanında başka bir tanrı daha edinen o alaycılara karşı biz senin yanındayız. Onlar ileride anlayacaklar! 97. Söyledikleri yüzünden canının sıkıldığını muhakkak ki biliyoruz. 98. Ama sen rab-bini hamd ile teşbih et, secde edenlerden ol! 99. Kesin olan şey gelinceye kadar rabbine kulluk et. [121]
http://errahman.de:8181/tefsir-kulliyati/015hicr/002.htm
Tefsirler:
https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com/f14-tefsirler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
06.03.16 21:11 tarafından uur
» Meal siteleri
26.12.15 21:37 tarafından sametti
» 64. 44 Duhân
20.11.15 16:19 tarafından uur