Kutuptaki halka
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

53. 12 Yûsuf

Aşağa gitmek

53. 12 Yûsuf  Empty 53. 12 Yûsuf

Mesaj tarafından uur 20.11.15 12:00

İndiği Yer: Mekke


İniş Sırası: 53


Âyet Sayısı: 111


Nüzulü

Mushaftaki sıralamada on ikinci, iniş sırasına göre elli üçüncü sûredir. Hûd sûresinden sonra, Hicr sûresinden önce Mekke'de nazil olmuştur.
Yahudilerin telkini ile Mekke müşriklerinin Hz. Peygamber'e "îsrâiloğullan Mısır'a niçin gittiler?" şeklindeki sorusuna cevap olarak veya müslümanların Re-sûlullah'ın bir kıssa anlatmasını istemeleri üzerine indiği rivayet edilmiştir. An­cak, Muhammed b. İshak'a göre sûrenin nüzul sebebi, kavmi tarafından zulme uğ­ramış olan Hz. Peygamber'i teselli etmektir.[1] Kavminin baskı­ları ve işkenceleri karşısında Resûl-i Ekrem ve arkadaşları bunalmışlardı; bu bu­nalımdan bir çıkış yolu arıyorlardı. Böyle sıkıntılı bir anda bu sûrenin inmesi, müslümanlara bir teselli ve müjde olmuştur. Zira kıssanın kahramanı olan Hz. Yû­suf da Filistin'de kardeşleri tarafından bazı kötülüklere mâruz kalmıştı. Fakat so­nunda o, Mısır'da devlet yönetiminde söz sahibi oldu, kardeşleri de bu devletin yönetiminde görevlendirildiler.

Bu sürede anlatılan kıssa da, dolaylı olarak Hz. Muhammed ve arkadaşları­na, sabrettikleri takdirde Hz. Yûsuf'a verilmiş olan mükâfatın bir benzerinin veri­leceğini ve Kureyşliler'in kendilerine boyun eğeceğini müjdelemektedir. Nitekim kavminin baskısı neticesinde Medine'ye göç etmiş olan Resûlullah sekiz sene son­ra Mekke'yi fethetmiş ve Kureyşliler ona boyun eğmiştir. Ancak Hz. Peygamber Kureyşliler'e, Hz. Yûsuf un Mısır'da kardeşlerine söylediği sözün aynısını söyle­miş ve şöyle demiştir: "Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi afetsin! O, merhamet­lilerin en merhametlisidir"[2] "Gidiniz hepiniz serbest­siniz!" [3] Muhtevasına ve işaret ettiği konulara bakıldı-j£ınıh sûrenin, hicretin arifesinde meydana gelen olaylar esnasında, yani Kııreys'iıt Hz. Peygamber'i öldürme, sürgün etme veya hapsetme planlarını tasarladığı sıra­da ve bir defada inmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Kur'ân ı Kerîm'deki kıssalar bazı hikmetlere dayanmaktadır. Özellikle pey­gamberlerin kıssaları, alınması gereken ibretlerle doludur. Nitekim bu sûrenin son âyetinde yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Andolsun onların kıssalarında akıl sahip­leri için ibretler vardır." Hz. Yûsuf'un kıssası hakkında da şöyle buyurmuştur: "An­dolsun ki Yûsuf ve kardeşlerinde, almak isteyenler için ibretler vardır. [4]


Adı

Sûre adını 4. âyetten itibaren 101. âyetin sonuna kadar kıssası anlatılan Yû­suf aleyhisselâmdan almıştır.[5]


Konusu

İlk üç âyette bu sûredeki âyetlerin Kur'ân-ı Kerîm'İn âyetleri olduğu, Kur'an'ın Arap diliyle indirildiği ve bu sûrede kıssaların en güzelinin anlatılacağı bildirilmektedir. Bundan sonra 101. âyete kadar Hz. Yûsuf'un kıssası anlatılmış­tır. Kıssada Hz. Yûsuf'un, kardeşleri tarafından kuyuya atılması, onu kuyudan çı­karan kafile tarafından Mısır'da köle olarak satılması, bir iftira sonucu cezaevine girmesi, Mısır kralının gördüğü rüyayı yorumlaması neticesinde cezaevinden çıka­rılıp maliyeden sorumlu yüksek düzeyde yöneticiliğe getirilmesi, uzun süreli bir ayrılıktan sonra babası ve kardeşleriyle tekrar buluşması gibi konular ele alınmış­tır. Daha sonraki âyetlerde İse müminlere müjde ve öğütler verilmektedir. [6]


Meali

Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla... 1. Elif-lâm-râ. Bunlar, apaçık kitabın âyetleridir. 2. Anlayabilesiniz diye biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik. 3. Biz, bu Kur 'an 'ı sana vahyetmekle en güzel kıssayı da anlatıyo­ruz. Gerçek şu ki, sen bundan önce elbette bunu hilenlerck'n[7]

4. Bir zamanlar Yûsuf, babasına demişti ki: "Babacığım! Ben (rüyamda) on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederlerken gördüm." 5. Babası, "Yavrucuğum! Rüyanı sakın kardeşlerine anlatma, sonra sana tu­zak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır" dedi. 6. İşte böy­lece rabbin seni seçecek, sana rüyada görülenlerin yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrahim ve İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Ya'kub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Kuşkusuz rabbin çok iyi bilen­dir, hikmet sahibidir. [15]

7. Andolsun ki Yûsuf ve kardeşlerinde, almak isteyenler için ibretler Yardır. 8. Hani kardeşleri demişlerdi ki: "YûsuPla kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir. Halbuki bizim sayımız daha çok. Şüphesiz ki babamız apaçık bir yanılgı içindedir. 9. Yûsuf'u öldürün veya onu (uzak) bir yere atın ki ba­banızın teveccühü yalnız size kabın! Ondan sonra da (tövbe ederek) sâlih kim­seler olursunuz!" 10. Onlardan biri, "Yûsuf u Öldürmeyiniz, eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da geçen kervanlardan biri onu alsın" dedi. [30]

11. Dediler ki: "Ey Babamız! Niçin Yûsuf hakkında bize güvenmiyor­sun? Oysa biz ona iyilik isteyen kimseleriz. 12. Yarın onu bizimle beraber (kı­ra) gönder de bol bol yesin, içsin, oynasın. Biz onu mutlaka koruruz." 13. Ba­baları, "Onu götürmeniz beni mutlaka üzer, siz farkında olmadan onu bir kurdun yemesinden korkarım" dedi. 14. Dediler ki: "Hakikaten biz böyle ka­labalık olduğumuz halde, eğer onu kurt yerse o zaman bize gerçekten yazık­lar olsun!" [36]

15. Onu götürüp kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri za­man biz Yûsuf a, "Kardeşlerinin yaptıklarını bir gün onlara kendileri farkı­na varmadan mutlaka haber vereceksin!" diye vahyettik. 16. Akşam ağlaya­rak babalarına geldiler, 17. "Ey Babamız! Biz yarışma yaparak uzaklaştık, Yûsuf u da eşyamızın yanında bırakmıştık; onu kurt yemiş! Ama biz doğru söyleyen kimseler olsak da sen bize inanmazsın" dediler. 18. Gömleğinin üs­tünde sahte, kanlı bir gömlekle geldiler. Ya'kub, "Bilakis nefsiniz sizi kötü bir iş yapmaya sürüklemiş; artık (bana düşen) güzelce sabretmektir. Anlattığınız karşısında, yardım edecek olan ancak Allah'tır" dedi. 19. Bir kervan geldi, sucularını suya gönderdiler; sucu kovasmı kuyuya saldı; "Müjde! işte bir oğ­lan çocuğu!" dedi. Onu bir ticaret mab olarak sakladılar. Allah onların yap­tıklarını çok iyi bilir. 20. (Mısır'da) onu düşük bir bedelle, birkaç dirheme sat­tılar. Ona zaten değer vermemişlerdi. [38]

21. Onu satın alan Mısırlı adanı karısına, "Ona değer ver ve güzel bak! I 'ııuılur ki bize faydası olur veya onu evlat ediniriz" dedi. İşte böylece Yû­suf'u orada yaşasın ve rüyada görülen olayların yorumunu öğretelim diye onu o yere yerleştirdik. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insan­ların çoğu bunu bilmezler. 22. Yûsuf erginlik çağına erişince, ona hüküm ye­teneği ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükâfatlandırırız. [45]

23. Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak istedi. Kapı­lan iyice kapattı ve "haydi gel!" dedi. O da "Hâşâ, Allah'a sığınırım! Zira o benim velinimetimdir, bana güzel davrandı. Gerçek şu ki zalimler iflah ol­maz!" dedi. 24. Cidden kadın ona meyletti; eğer rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı. 25. İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yırttı. Ka­pının yanında kocası ile karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Senin ailene kötülük et­mek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elem verici bir işkenceden baş­ka ne olabilir?" 26. Yûsuf, "Asıl kendisi benim nefsimden murat almak iste­di" dedi. Kadımn akrabasından biri şöyle şahitlik etti: "Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir; bu ise yalancılardandır. 27. Eğer gömle­ği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir; bu doğru söyleyenlerdendir." 28. Aziz, YûsuFun gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu görünce dedi ki: "Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağınızda*. Sizin tuzağınız gerçekten yaman­dır. 29. Yûsuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! Hanım! Sen de günahinin affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun!" [54]

30. Şehirdeki bazı kadınlar, "Aziz'in kansı hizmetindeki gencin nefsin­den murat almak istiyormuş; (Yûsuf'un) sevdası kalbine işlemiş! Biz onu ger­çekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler. 31. Aziz'in karısı, kadın­ların dedikodularını duyunca onlara davetçi gönderdi; onlar için dayanacak yastıklar hazırladı ve onlardan her birine bir bıçak verdi. (Kadınlar meyvele rini soyarken Yûsuf'a), "karşılarına çık!" dedi. Kadınlar onu görünce güzelli­ği karşısında şaşırıp kaldılar. Bu yüzden ellerini kestiler ve "Hâşâ Rabbinıiz! Bu bir beşer değil, bu ancak değerli bir melektir!" dediler. 32. Kadın dedi ki: "İşte hakkında beni kınadığınız şahıs budur. Ben onun nefsinden murat al­mak istedim. Fakat o, iffetini korudu, Andolsun, eğer kendisine emredeceği­mi yapmazsa, mutlaka zindana atılacak ve elbette sürünenlerden olacaktır!" 33. Yûsuf, "Rabbim! Zindan bana bunların benden istediklerinden daha iyi­dir. Eğer onların bana kurduktan tuzağı boşa çıkarmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum!" dedi. 34. Rabbi onun duasım kabul etti ve kadınların tuzağına düşürmedi. Şüphesiz O, çok iyi işiten, pek iyi bilendir. 35- Sonunda (yetkililer) -kesin delilleri görmelerine rağmen- onu bir zamana kadar mutla­ka zindana atmayı uygun gördüler. [62]

36. Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Onlardan biri, "Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm" dedi. Diğeri de "Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu, Bunun yorumunu bize bil­dir. Kuşkusuz biz seni iyi insanlardan biri olarak görüyoruz" dedi. 37. Yûsuf şöyle cevap verdi: "Size yedirilecek yemek gelmeden önce, onun yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu, rabbimin bana öğrettiklerindendir. Şüp­hesiz ben, Allah'a inanmayan bir kavmin dininden uzaklaştım. Onlar âhireti inkâr edenlerin kendileridir. 38. Atalarım İbrahim, İshak ve Ya'kub'un dini­ne uydum. Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize yaraşmaz. Bu, Al­lah'ın bize ve insanlara olan lütfundandır. Fakat insanların çoğu şükretmez­ler. 39. Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı? 40. Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah'a ait­tir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğ­ru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler. 41. Ey zindan arkadaşlarım! Biriniz (önceden olduğu gibi) efendisine şarap sunacak; diğeri ise asılacak ve kuşlar onun başından yiyecek. Yorumunu sorduğunuz rüya (bu şekilde) kesinleşmiştir." 42. Onlardan, kurtulacağını bildiği kimseye ''Efendinin yanın­da beni an" dedi. Fakat şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu. Dolayısıy­la Yûsuf birkaç sene daha zindanda kaldı. [66]

43. Kral dedi ki: ''Rüyamda yedi arık ineğin yedi semiz ineği yediğini gördüm. Ayrıca yedi yeşil ye o kadar da kuru başak gördüm. Ey İleri Gelen­ler! Eğer rüya yorumluyorsanız, benim rüyamı da bana yorumlayınız. 44. Yorumcular, "Bunlar karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenlerden değiliz" dediler. 45. O iki kişiden, kurtulmuş olanı, uzun bir za­man sonra hatırlayarak, "Ben size onun yorumunu haber veririm, beni he­men gönderin" dedi. 46. (Zindana gelerek) "Yûsuf! Ey doğru sözlü kişi! (Rü­yada görülen) yedi arık ineğin yediği yedi semiz inek ile yedi yeşil başak ve di­ğerleri de kuru olan başaklar hakkında bize yorum yap. Ümit ederim ki, in­sanlara dönerim de belki onlar da doğruyu öğrenirler" dedi. 47. Yusuf şöyle dedi: "Yedi sene âdetiniz üzere ekin ekersiniz. Sonra da yiyeceklerinizden az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın (ve stok edin). 48. Sonra bu­nun ardından, saklayacaklarınızdan az bir miktar (tohumluk) hariç, o yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek yedi kıtlık yılı m'leı ektir, 4*1, Sonra bunun ardından da bir yıl gelecek ki o yılda insanlara (Allah tarafından) yardım olunacak ve o yılda sıkarak (ürünlerden meyve suyu ve yağ) çıkaracaklardır." [76]

50. Kral "Onu bana getirin!" dedi. Elçi Yûsufa geldiğinde Yûsuf, "Efen­dine dön de ona, ellerini kesen o kadınların zoru neydi? diye sor. Şüphesiz rabbim onların hilesini çok iyi bilir" dedi. 51. Kral (kadınlara) "Yûsuf un nef­sinden murat almak istediğiniz zaman durumunuz neydi?" diye sordu. Ka­dınlar, "Hâşâ! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik" dediler. Aziz'in karısı da "Şimdi gerçek ortaya çıktı, ben onun nefsinden murat almak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir" dedi. 52. Yûsuf dedi ki: "Bu, Aziz'in, yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah'ın, hainlerin hile­sini başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindir. 53. Ben nefsimi temize çıkar­mıyorum. Çünkü nefis rabbimin acıyıp koruması dışında daima kötülüğü emreder; şüphesiz rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir." 54, Kral dedi ki: "Onu bana getiriniz, onu kendime özel danışman edineyim." Onunla ko­nuşunca, "Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin" dedi. 55. Yûsuf da "Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben çok iyi ko­rurum ve bu işi bilirim, dedi. 56. Böylece Yûsufa orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz. 57. İman edip de sa­kınanlar için âhiret mükâfatı daha hayırlıdır. [85]

58. YûsuPun kardeşleri gelip huzuruna girdiler, Yûsuf onları tanıdı, on­lar onu tanımıyorlardı. 59. Yûsuf onların yüklerini hazırlayınca dedi ki: "Si­zin baba-bir kardeşinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz, ben ölçeği tam dolduruyorum ve ben misafir edenlerin en iyisiyim. 60. Eğer onu bana getir­mezseniz artık benim yanımda size verilecek bir tek ölçek dahi yoktur; bana hiç yaklaşmayınız!" 61, Kardeşleri, "Onu babasından istemeye çalışacağız; kuşkusuz bunu yapacağız" dediler. 62. Yûsuf, emrindeki gençlere dedi ki: "Sermayelerini yüklerinin içine koyunuz. Olur ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar da belki yine gelirler." [96]

63. Babalarına döndüklerinde, "Ey Babamız! Erzak bize yasaklandı. Kardeşimizi bizimle beraber gönder de erzak alalım. Biz onu mutlaka koru­yacağız" dediler. 64. Ya'kub dedi ki: "Daha önce kardeşi Yûsuf hakkında si­ze ne kadar güvendi) sem, bunun hakkında da size ancak o kadar güvenirim! En iyi koruyucu Allah'tır. O, acıyanların en merhametlisidir." 65. Eşyalarım açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. Dediler ki: "Ey Babamız! Daha ne istiyoruz? İşte sermayemiz de bize geri verilmiş; yine ailemize yiyecek getiririz; kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla alı­rız. Çünkü bu (getirdiğimiz) az bir miktardır." 66. Ya'kub şöyle cevap verdi: "Kuşatılmanız hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair, Allah adına ye­minle kesin söz vermediğiniz takdirde onu sizinle beraber göndermem!" Ona hepsi de kesin söz verince, "Söylediklerimize Allah şahittir" dedi. 67. Sonra şunu söyledi: "Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyiniz, ayrı ayrı kapılardan giriniz. Ama Allah'tan gelecek hiçbir şeyi sizden savamam. Hü­küm Allah'tan başkasının değildir. Ben yalnız O'na güvenip dayandım. Gü­venecek olanlar yalnız ona güvenip dayansınlar. 68. Babalarının kendilerine emrettiği şekilde girdiklerinde (emrine uymuş oldular. Fakat bu), Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı; ancak Ya'kub'un içindeki bir dileği ye­rine getirmiş oldu. Şüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öğretmiştik. Fa­kat insanların çoğu bilmezler. [100]

69. YûsuFun huzuruna girdiklerinde öz kardeşini yanına aldı: "Ben, gerçekten senin kardeşinim; onların yaptıklarına üzülme" dedi. 70. Yûsuf, onlar için yüklerini hazırlattığı zaman su kabını kardeşinin yükü içine koy­du! Sonra bir tellâl, "Ey Kafile! Siz mutlaka hırsızsınız!" diye seslendi. 71. Kardeşleri onlara dönerek, "Ne arıyorsunuz?" dediler. 72. "Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var" diye cevap verdiler. (İçle­rinden biri) "Ben buna kefilim" dedi. 73. Onlar, "Allah'a andolsun ki bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de bitiyorsunuz, biz hırsız da değiliz" dediler. 74. (Görevliler), "Peki, siz yalancıysanız bunun cezası ne­dir?" diye sordular. 75. "Onun cezası, kayıp eşya kimin yükünde bulunursa onun buna karşılık alıkonulmasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız" dedi­ler. 76. Bunun üzerine Yûsuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra da onu kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz YûsuFa böyle bir tedbiri öğrettik, yoksa kralın kanununa göre kardeşini alıkoyamaz­dı, ancak Allah'ın dilemesi başka; biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır. 77. Dediler ki: "Eğer o çal-dıysa, daha önce onun kardeşi de hırsızlık etmişti." Yûsuf bunu içinde sakla­dı, onlara bunu açmadı. (İçinden) dedi ki: "Sizin durumunuz daha kötüdür! Allah, sizin suçladığınız hususu çok iyi bilir." 78. Dediler ki: "Ey Aziz! Ger­çekten onun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizim birimizi alıkoyun. Şüphesiz biz seni, iyilik edenlerden görüyoruz. 79. Yûsuf, "Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını alıkoymaktan Allah'a sığınırız, o takdirde biz gerçekten zalimler oluruz!" dedi. [108]

80. Ondan ümitlerini kesince görüşmek üzere bir kenara çekildiler. Bü­yükleri dedi ki: "Babanızın sizden Allah adına söz aldığını, daha önce de Yû­suf hakkında işlediğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Babam bana izin verince­ye veya benim için Allah hükmedinceye kadar bu yerden asla ayrılmayacağım. O hükmedenlerin en iyisidir. 81. Babanıza dönünüz ve deyiniz ki: "Ey Baba­mız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etme­dik. Biz gaybı bilmeyiz. 82. İstersen içinde bulunduğumuz şehir halkına ve ara­larında geldiğimiz kafileye de sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz." 83. Baba­ları şöyle dedi: "Hayır nefisleriniz sizi böyle bir işe sürükledi. Bana düşen ar­tık güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onlarm hepsini bana getirir. Şüphesiz O, çok iyi bilendir, hikmet sahibidir," 84. Onlardan yüz çevirdi, "Âh Yûsufum âh!" diye sızlandı; üzüntüden gözlerine boz geldi. Artık kederini içine gömü­yordu. 85. Oğulları, "Allah'a andolsun ki, sen Yûsuf u ana ana sonunda ya hasta olacaksın ya da büsbütün helak olacaksın!" dediler. 86. Ya'kub da şöyle dedi: "Ben gam ve kederimi ancak Allah'a arzediyorum. Ve ben, sizin bileme­yeceğiniz şeyleri Allah tarafından vahiyle biliyorum. 87, Ey Oğullarım! Gidin de Yûsuf u ve kardeşini iyice araştırın, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. Çünkü inkâr edenlerden başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez!" [116]

88. Yusuf un huzuruna girdiklerinde dediler ki; "Ey Aziz! Bizi ve aile­mizi kıtlık bastı ve biz, değersiz bir sermaye ile geldik. Hakkımızı tam ölçe­rek ver. Ayrıca bize bağışta da bulun. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükâ­fatlandırır." 89. Yûsuf, "Siz, cahilliğiniz yüzünden Yûsuf ve kardeşine yaptık­larınızı biliyor musunuz? dedi. 90. "Yoksa sen, gerçekten sen Yûsuf musun?" diye sordular. O da "(Evet), ben Yûsufum, bu da kardeşim. Allah bize lütfet­ti. Kim Allah'tan korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez." 91. Dediler ki: "Allah'a andolsun, hakikaten Allah seni bize üstün kılmış. Gerçekten biz hataya düşmüşüz." 92, Yûsuf şöyle de­di: "Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en nıer-hametlisidir. 93. Şu benim gömleğimi götürünüz de onu babamın yüzüne ko-yunuz, gözleri görecek duruma gelir ve bütün ailenizi bana getiriniz." [125]

94, Kafile Mısır'dan ayrılınca babalan, "Eğer bana bunamış demezse­niz, inanın ben Yûsuf un kokusunu alıyorum!" dedi. 95. Onlar da "Vallahi sen hâlâ eski şaşkınlığındasın" dediler. 96. Müjdeci gelince, gömleği yüzüne koyar koymaz Ya'kub tekrar görür hale geldi. Dedi ki: "Ben size, 'Allah ta­rafından (vahiyle) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim' demedim mi?" 97. "Ey Babamız! Bizim günahlarımızın affını dik! Çünkü biz gerçekten hataya düştük" dediler. 98. Ya'kub, "Sizin için rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O çok bağışlayan, pek esirgeyendir" dedi. [130]

99. Yûsufun yanına girdiklerinde ana babasını bağrına bastı ve "Al­lah'ın izniyle Mısır'a gUven içinde giriniz!" dedi. 100. Ana babasını tahtına oturttu, hepsi onun huzurunda yere kapandılar; Yûsuf dedi ki: "Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın ortaya çıkışıdır; Rabbinı onu gerçek­leştirdi. Doğrusu rabbbim bana Hituflarda bulundu: Beni hapishaneden çı­kardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozmuş iken daha sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz rabbim dilediğine çok lütufkârdır. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir." 101. "Ey Rabbim! Bana servet ve iktidar ver­din ve bana olayların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada da âhirette de beni himaye eden sensin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!" [133]

102. İşte bu kıssa, gayb haberlerindendir. Onu sana vahdediyoruz.Onlar, tuzak kurmak üzere ittifak ettikleri zaman, sen onların yanında değildin. 103. Sen ne kadar inanmalarını istesen de insanların çoğu inanmazlar. 104. Halbuki sen bunun karşılığında onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur'an âlemler için ancak bir öğüttür. 105. Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki onlar bu delillerden yüz çevirerek geçip giderler. 106. Onların çoğu Allah'a ortak koşmadan iman etmezler, 107. Allah tarafından onlara kuşatıcı bir aza­bın gelmesinden veya farkında olmadan kıyametin ansızın kopmasmdan ken­dilerini güvende mi hissediyorlar? 108. De ki: "İşte bu, benim yolumdur. Ben, Allah'a çağırıyorum. Ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz. Al­lah'ı ortaklardan tenzih ederim! Ve ben ortak koşanlardan değilim." [138]

109, Senden önce de şehirler halkından kendilerine vahiy indirdiğimi/ kişilerden bıışkıısım pt'ygnmİHT (tJindcrnıctlik. İnkAmluı ycrvtliOııdi' doluşıp da kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Sakı­nanlar için âlıiret yurdu elbette daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musu­nuz? 110. Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalancı çı­karıldıklarını sandıklan sırada onlara yardımımız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşa erdirilir. Fakat, suçlular topluluğundan azabımız geri çevrilmez. 111. Andolsun onların kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır. Kur'an, uydurulabilecek bir söz depdir. Fakat o, kendinden öncekilerin onayı, her şeyin açıklaması, iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. [149]

http://errahman.de:8181/tefsir-kulliyati/012yusuf/002.htm


Tefsirler:

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com/f14-tefsirler
uur
uur
Admin

Viestien lukumäärä : 90
Join date : 03/06/13

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz