Kutuptaki halka
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

52. 15 Hûd

Aşağa gitmek

52. 15 Hûd Empty 52. 15 Hûd

Mesaj tarafından uur 20.11.15 11:49

İndiği Yer: Mekke


İniş Sırası: 52


Âyet Sayısı: 123


Nüzulü

Mushaftaki sıralamada on birinci, iniş sırasına göre elli ikinci sûredir. Yûnus sûresinden sonra, Yûsuf sûresinden Önce Mekke döneminin son bir yılı içinde na­zil olmuştur. 12,17 ve 114. âyetlerinin Medine'de İndiği yolundaki görüş müfes-sirlerin çoğunluğunca kabul edilmemiştir[1]


Adı

Sûrede beş defa Hûd ismi geçtiği, özellikle 50-60. âyetlerde Arabistan hal­kından Âd kavmine gönderilmiş bir peygamber olan Hûd aleyhİsselâmın hayatın­dan ve putperest kavmine karşı verdiği mücadeleden bahsedildiği için bu isim ve­rilmiştir. Fazileti konusunda nakledilen hadisler dikkate alındığında bu adın Hz. Peygamber tarafından verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.[2]


Konusu

Hûd sûresi hem üslûp hem de içerik bakımından bir önceki Yûnus süresiyle büyük bir benzerlik göstermektedir. Bu sûrede de ağırlıklı olarak Allah'ın varlığı, birliği, O'nun İradesinin peygamberleri aracılığıyla vahyedildiği gerçeği ve pey­gamberlik elgusunun gelmiş geçmiş toplumlardaki görünümü ele alınmakta, bazı peygamberlerin kıssalarına Yûnus sûresinde özet olarak, burada ise daha geniş bir şekilde yer verilmektedir. Nûh, Hûd, Salih, İbrahim, Lût, Şuayb ve Musa peygam­berlerin kıssaları anlatılmakta; Kur'an'ın mucize oluşu, öldükten sonra dirilme, hesap ve âhiret hayatıyla ilgili konulara yer verilmektedir. [3]


Fazileti

Hz. Peygamber, "Cuma günü Hûd sûresini okuyunuz"[4] buyurarak sûrenin faziletine, "Hûd sûresi ve kardeşleri beni ihtiyar­lattı" mealindeki hadisiyle de ağır sorumlulukları hatırlatan bir içeriğe işaret etmektedir. Hûd sûresinin kardeşleri aynı hadisin devamında "Vakıa, Hakka, Mür-selât, Nebe' ve Tekvîr" sûreleri olarak belirtilmiştir. [5] Bu sûrelerde çok etkileyici bir üslûp­la daha önceki peygamberlerin tevhid mücadelesinden kesitler verilmiş ve kıyamet sahnelerinin tasvir edilmiş olmasının Resûlullah'ı kendi görev süreci ve özellikle ümmeti açısından derinden düşündürmüş olduğu anlaşılmaktadır. [6]


Meali

Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla... 1. Elif-lâm-râ. Bu, hikmet sahi­bi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından âyetleri sağlam kılınmış, sonra da açıklanmış bir kitaptır. 2-3. (Açıklanmıştır ki) Allah'tan başkasına tapmayasınız; şüphe yok ki ben de O'nun tarafından size gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim. Rabbinizden mağfiret dileyesiniz, sonra tövbe ede­siniz. Allah da sizi belirlenmiş bir süreye kadar dünya nimetlerinden güzelce yararlandırsın, fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin başınıza gelecek o dehşetli günün azabından korkıırım. 4. Dönüşünüz yalnız Allah'a olacaktır; O her şeye kadirdir. 5. Bakı­nız! Onlar içlerindekini ondan gizlemek için sırtlarını dönerler. Bilesiniz ki elbiselerine büründükleri zaman dahi Allah onların gizlendiklerini de açığa çıkardıklarını da bilir; çünkü O kalplerin içini bilendir. 6. Yeryüzünde kımıl­dayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah'ın üzerine olmasın! Allah onların ha­len bulunduğu yeri de emanet olarak konulacağı yeri de bilir; hepsi apaçık ki­tapta vardır. 7. Arşı su üzerinde iken hanginizin daha güzel davranacağını denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Eğer sen, "Öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz" desen kâfirler derhal, "Bu apaçık bir düzme­cedir" derler. 8. AndoLsun, eğer biz onlardan azabı belirli bir süreye kadar ertelesek mutlaka, "Onu engelleyen nedir?" derler. Bilesiniz ki onlara azap geldiği gün artık ondan kurtulmaları mümkün değildir. Alay etmekte olduk­ları şey kendilerini çepeçevre kuşatacaktır. [7]

9. Eğer insana tarafımızdan bir nimet tattırır da sonra ondan çekip alır­sak tamamen ümitsizliğe düşer, nankörleşir. 10. Eğer başına gelen bir sıkın­tıdan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette "Kötü durumlar benden uzak­laştı" der. Artık o şımarır, böbürlenir durur. 11. Ancak sabredip iyi işler ya­panlar böyle değildir. İşte onlar için bir bağış ve büyük bir mükâfat vardır. [34]

12. "Ona bir hazine indirilse veya onunla beraber bir melek gelse ya!" demelerinden ötürü senin ruhun daralıyor; neredeyse sana vahyedilen âyet­lerin bir kısmını okumayı terkedeceksin! Fakat sen ancak bir uyarıcısın. Al­lah her şeye vekildir. 13. Yoksa "Kur'an'ı kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer doğru kimseler iseniz Allah'tan başka çağırabildiğiniz herkesi yar­dıma çağırınız da, siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getiriniz. 14. Eğer si­ze cevap veremezlerse, biliniz ki Kur'an ancak Allah'ın ilminin eseri olarak indirilmiştir ve O'ndan başka tanrı yoktur; artık teslimiyet gösterecek misi­niz? 15. Kim dünyayı ve onun ziynetini istiyorsa, orada onlara işlerinin kar­şılığını eksiksiz veririz; orada onlar hiçbir zarara uğratılmazlar. 16. Onlar, âhirette paylarına ateşten başka bir şey düşmeyen kimselerdir. Dünyada ürettikleri boşa gitmiştir; yapıp ettikleri de geçersizdir. 17. Rabbi katından açık bir delile dayanan, bunu da rabbinden gelen bir şahidin izlediği, ayrıca kendisinden önce bir önder ve rahmet olarak Musa'nın kitabı bulunan kim­se hiç ötekilerle bir olur mu? Bunlar Kur'an'a inanırlar; muhalif gruplardan hangisi Kur'an'ı inkâr ederse varacağı yer cehennem ateşidir, bundan şüphe­niz olmasın; bu rabbin tarafından bildirilmiş bir gerçektir; fakat insanların çoğu inanmazlar. [39]

18. Yalan sözlerle Allah'a iftira edenden kim daha zalimdir? Onlar (kı­yamet gününde) rablerinin huzuruna çıkarılacaklar, şahitler de "İşte bunlar rablerine iftira edenlerdir" diyecekler. Bilin ki, Allah'ın laneti zalimlerin üze­rine olacaktır! 19.0 zalimler, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğri gösterme­ye çalışanlardır; bunlar âhireti inkâr edenlerin de kendileridir. 20. Onlar yer­yüzünde (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir; kendilerini Allah'ın azabından koruyabilecek yardımcıları da yoktur; cezaları kat kat olacaktır. Çünkü on­lar ne görebiliyorlar ne de işitebiliyorlardı. 21. İşte kendilerine yazık edenler bunlardır; uydurdukları da (taunlar) kendilerinden kaybolup gitti. 22. Şüphe­siz bunlar, âhirette en çok ziyana uğrayanlardır. 23. İnanıp da güzel işler ya­pan ve rablerine gönül huzuruyla teslim olanlara gelince, işte onlar cennetlik­lerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. 24. Bu iki grubun durumu, hem kör hem sağır kimse ile gören ve işiten kimsenin durumuna benzer. Bunlar eşit olur mu? Hâlâ ibret almıyor musunuz? [49]

25. Gerçek şu ki biz, Nuh'u kavmine elçi olarak gönderdik: "Ben sizin için açık bir uyanayım. 26. Allah'tan başkasına tapmayınız! Çünkü ben, ba­şınıza gelecek can yakıcı bir günün azabından korkuyorum" dedi 27. Kavmi­nin ileri gelen inkarcıları, "Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görü­yoruz. Sana sığ görüşlü ayak takımımızdan başkasının uyduğunu da görmü­yoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de kabul etmiyoruz, bilâkis sizin yalancı olduğunuz kanaatini taşıyoruz" dediler. 28. Nuh şöyle dedi: "Ey Kav­mim! Bir de şöyle düşününüz: Ya benîm, rabbim tarafından (verilmiş) açık bir delilim varsa ve O kendi katından bana rahmet vermiş de siz bunu anla-mamışsanız! Siz istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız? 29. Ey Kavmim! Buna karşılık sizden herhangi bir mal istemiyorum. Benim ücretim ancak Allah'a aittir. (Siz istiyorsunuz diye) ben iman edenleri kovacak deği­lim; çünkü onlar rablerine kavuşacaklardır. Fakat ben sizi, hakikat bilgisin­den yoksun kalabalık olarak görüyorum. 30. Ey Kavmim! Onları kovarsam, beni Allah'a karşı kim koruyabilir? Düşünmüyor musunuz? 31. Size, 'Al­lah'ın hazineleri benim yanımdadır' demiyorum, gaybı da bilmem, melek ol­duğumu da söylemiyorum,Sizin hor gördüğünüz kimseler için, 'Allah onlııra hiçbir fiıydıılı soy vermeyecektir' diyemem. Onların içlerinde olun iyeyi Allaha daha iyi bilir. Onları kovduğum takdirde ben gerçekten zalimlerden olu­run!" 32. Dediler ki: "Ey Nûh! Gerçekten bizimle tartıştın ve bize karşı çok mücadele ettin. Eğer doğrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit ettiğin azabı ba­şımıza getir!" 33. Nûh dedi ki: "Onu size ancak dilerse Allah getirir. Siz (O'nu) âciz bırakamazsınız. 34. Eğer Allah sizi azgınlık içinde bırakmayı di­kmişse, ben size öğüt vermek istesem de, öğüdüm size fayda vermez. O sizin rabbinizdir; ve O'na döndürüleceksiniz.'' 35.Yoksa, "Bunu o uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer onu uydurduysam sorumluluğu bana aittir. Fakat be­nini sizin işlediğiniz günahla İlişkim yoktur." [55]

36. Nuh'a vahyolundu ki: "Kavminden iman etmiş olanlardan başka kimse iman etmeyecek. Sakın onların yaptıklarına üzülme! 37. Bizim gözeti­mimiz altında ve öğrettiğimiz şekilde gemiyi yap, haktan sapanlar için bana başvuruda bulunma! Onlar boğulacaklar!" 38. Nûh gemiyi yaparken, kavmi­nin ileri gelenleri yanına uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: "Eğer bizimle alay ediyorsanız, bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de ileride sizin­le öyle alay edeceğiz! 39. Rezil edecek bir cezaya kimin çarptırılacağını, sü­rekli azabın kimin başına geleceğini yakında göreceksiniz!" 40. Nihayet em­rimiz geldi ve sular coşup yükseldi. Nuh'a dedik ki: "(Canlı çeşitlerinin) her birinden iki eş ile -daha önce haklarında hüküm verilmiş olanlar dışında- ai­leni ve iman edenleri gemiye bindir!" Zaten onunla birlikte pek azı iman et­mişti. 41. Nûh, "Haydi gemiye binin! Yüzerken de dururken de Allah'ın adı­nı anın. Şüphesiz ki rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir" dedi. 42, Der­ken gemi onları, dağlar gibi dalgalar arasında götürmeye başladı. Nûh, uzak duran oğluna, "Haydi yavrum gel, sen de bizimle birlikte gemiye bin, kâfir­lerle beraber olma!" diye seslendi. 43. Oğlu, "Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım" diye cevap verdi. Nûh dedi ki: "Bugün Allah'ın hükmettiği ce­zadan ancak rabbimin esirgedikleri kurtulacaktır." Derken aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu. 44. (Sonra) "Ey toprak suyunu yut! Ey gök (suyunu) tut! " denildi. Su çekildi; hüküm yerini buldu; gemi Cûdî'nin üzerine oturdu; "Zalimlerin topunun canı cehenneme!" denildi. 45. Nûh rab-bine şöyle seslendi: "Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin va­adin elbette haktır. Sen hâkimlerin en âdilisin." 46. Allah buyurdu ki: "Ey Nûh! O senin ailenden değildir. Çünkü o kötü bir iş yapmıştır. Sakın hakkın­da bilgi sahibi olmadığın bir şeyi benden isteme! Ben cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum." 47. Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben, senden hak­kında bilgi sahibi olmadığım bir şeyi istemekten yine sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, kaybedenlerden olurum!" 48. Denildi ki: "Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olan gruplar üzerine bizden selâm ve bereket­ler ihsanı ile in gemiden! Önce bir süre faydalandıracağımız, sonra tarafımız­dan bir azapla cezalandırılacak topluluklar da olacaktır. 49. İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin! Sabret, çünkü iyi sonuç (sabredip) sakınanlarındır. [80]

50. Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u gönderdik. Dedi ki: "Ey Kavmim! Allah'a kulluk ediniz; O'ndan başka tanrınız yoktur; siz sadece uydurmak­tasınız. 51. Ey Kavmim! Bunun karşılığında ben sizden bir ücret istemiyo­rum; benim hizmetimin karşılığı ancak beni yaratana aittir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? 52. Ey Kavmim! Rabbinizden bağışlanmayı dileyiniz, O'na tövbe ediniz ki üzerinize bolca yağmur göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın; sakın günahkârlar olup Allah'tan yüz çevirmeyiniz!" 53. Dediler ki: "Ey Hûd! Bize açık bir mucize getirmedin; biz senin sözünle tanrılarımızı bı­rakacak değiliz; biz sana iman edecek de değiliz. 54-55. 'Tanrılarımızdan bi­ri senin akimi almış!' demekten başka söyleyeceğimiz söz yok!" Hûd dedi ki: "Ben Allah'ı şahit tutuyorum; siz de şahit olunuz ki sizin Allah'ı bırakıp da O'na ortak koştuklarınızla benim hiçbir ilgim yoktur. Haydi hepiniz bana tu­zak kurunuz, bana aman vermeyiniz! 56. Ben, benim de rabbim, sizin de rab-biniz olan Allah'a dayandım. Çünkü kımıldayan her canlının kaderi onun elindedir. Şüphesiz rabbimin yolu dosdoğru yoldur. 57. Eğer sırt çevirirseniz bilin ki size ulaştırmakla görevli olduğum şeyi size bildirdim. Rabbim yerini­ze başka bir kavmi getirebilir. Siz O'na hiçbir engel çıkaramazsınız. Şüphe­siz rabbim her şeyi gözetendir." 58. Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla bera­ber iman edenleri katımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtardık. 59. İşte Âd! Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler; O'nun peygamber­lerine âsi oldular ve her inatçı zorbanın enirine uydular. 60. Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lanete uğradılar. Evet Âd rabbini inkâr et­ti. Hûd'un kavmi Âd'ın canı cehenneme! [104]

61. Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi kî: "Ey Kav­mim! Allah'a kulluk ediniz; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yer­den var etti ve size orayı mamur hale getirme görevi verdi. O halde O'ndan mağfiret isteyiniz; sonra O'na tövbe ediniz. Şüphesiz rabbim yakındır, duala­rı kabul eder," 62. Dediler ki: "Ey Salih! Sen bundan önce içimizde kendisine ümit bağlanan biriydin. Şimdi babalarımızın taptığı şeylere tapmaktan bi­zi engellemeye mi kalkışıyorsun? Doğrusu bizi davet ettiğin konuda ciddi bir şüphe içindeyiz." 63. Salih dedi ki: "Ey Kavmim! Bir de şöyle düşününüz: Ya ben rabbimden verilmiş apaçık bir delile dayanıyorsam ve O bana kendinden bir lütufta bulunmuşsa! Bu durum karşısında O'na âsi olursam beni Allah'a karşı kim korur? (Bu davranışınızla) bana ancak zararda olduğunuzu daha iyi görme imkânı veriyorsunuz. 64, Ey Kavmim! İşte size mucize olarak Allah'ın devesi. Onu bırakınız Allah'ın mülkünde otlasın. Ona kötülük etmeyiniz; sonra sizi, yaklaşan bir azap yakalar." 65. Fakat Semûd kavmi, o deveyi hun­harca Öldürdü, Salih de "Yurdunuzda üç gün daha yaşayınız!" dedi. Bu, ya­lanlanmayacak bir tehdit idi. 66. Emrimiz gelince Salih'i ve onunla beraber iman edenleri bizden bir rahmet olarak helak olmak ve o günün zilletine uğ­ramaktan kurtardık. Şüphesiz rabbin kuvvetlidir, üstündür. 67. Zulmedenle­ri de o korkunç ses yakaladı, yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar. 68. Sanki orada hiç oturmamışlardı. İşte böyle, Semûd kavmi rablerini inkâr etti, Vay Semûd'un haline! [118]

69. Elçilerimiz İbrahim'e müjdeyi getirip selâm vermişlerdi. O da "se­lâm" dedi, çok geçmeden kızartılmış bir buzağı getirdi. 70. Ona el uzatmadık­larını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içine bir korku düştü. "Korkma! Biz Lût kavmine gönderildik" dediler. 71-72. Ayakta bekleyen ka­rısı rahatlayıp güldü, hemen ona İshak'ı, ardından da Ya'kub'u müjdeledik. "Vay başıma, ben yaşlı bir kadınken, şu da ihtiyar kocam; ben çocuk mu do­ğuracağım! Doğrusu şaşılacak bir şey!" dedi, 73. Elçiler de "Allah'ın işine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmet ve bereketi üzerinizdedir, ey hâne halkı! Şüphe­siz ki O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir" dediler. 74. İbrahim'in korkusu ge­çip müjdeyi de alınca Lût kavmi hakkında bizimle tartışmaya başladı. 75. İb­rahim cidden ağır başlı, hassas ruhlu kendini Allah'a vermiş biriydi. 76. "İb­rahim, bundan vazgeç; çünkü rabbinin emri gebniştir.Onlara, geri çevrilim/ bir azap mutlaka gelecektir" dediler. 77. Elçilerimiz Lût'a geldiğinde, IM on­lardan dolayı huzursuz oldu, onlara karşı çaresizlik hissetti. "Zor bir gün!" dedi. 78. Lût'un kavmi hemen yanına geldi. Daha önce de o çirkin işleri yapı­yorlardı. Lût, "Ey Kavmim! İşte kadınlar, benim kızlarım; sizin için en nezih »lam onlarla evlenmektir. Allah'tan korkunuz ve misafirlerimin önünde beni rezil etmeyiniz! İçinizde akh başında bir adam yok mu!" dedi. 79. "Sen de bi­liyorsun ki senin kızlarında bizim gözümüz yok. Bizim ne istediğimizi pekâlâ biliyorsun" dediler. 80. Lût, "Keşke benim size karşı koyacak bir gücüm olsaydı veya güçlü bir desteğe dayanabilseydim!" dedi. 81. Elçiler "Ey Lût! Biz rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamayacaklar. Sen gecenin bir vak­tinde ailenle birlikte yola çık. Eşinden başka sizden hiçbiri geride kalmasın. Çünkü onların başına gelecek olan, şüphesiz onun başına da gelecektir. On­lar için belirlenen zaman, sabah vaktidir. Sabah da yakın, değil mi?" dediler. 82-83. Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine sağanak halinde, rabbin katında işaretlenmiş taşlar yağdırdık. Böyle cezalar zalimle­rin başından hiç eksik olmaz. [126]

84. Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Onlara şöyle dedi: "Ey Kavmim! Allah'a kulluk ediniz, O'ndan başka tanrınız yoktur. Ölçüyü, tar­tıyı eksik tutmayınız. Ben sizi maddî bakımdan iyi bir durumda görüyorum; ama doğrusu hakkınızda kuşatıcı bir azap gününden de korkuyorum. 85, Ey Kavmim! Ölçüyü, tartıyı adaletle tam yapın; insanların mallarının değerini düşürmeyin, yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın. 86. Eğer müminse-niz Allah'ın kalıcı nimeti sizin için daha hayırlıdır. Ben üzerinize bir bekçi de­ğilim." 87. Kavmi ise "Ey Şuayb! Atalarımızın taptığı putlardan yahut mal­larımız hususunda dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana ibadetin mi emrediyor? Oysa sen akıllı ve mantıklı birisin!" dediler. 88. Şuayb de şöyle dedi: "Ey Kavmim! Bir de şöyle düşününüz: Ya benim, rabbimden açık bir delilim varsa ve O bana tarafından güzel bîr nasip vermişse! Size yasakladı­ğımı kendim yaparak çelişkiye düşmek istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum. Fakat başarmam Allah'ın yardımına bağlıdır. Yalnız O'na dayanıyor ve O'na yöneliyorum. 89. Ey Kavmim! Sakın bana karşı düşmanlığınız sizi, Nûh kavminin veya Hûd kavminin yahut Salih kavminin başlarına gelenlerin benzeri bir musibetin başınıza gelmesine sebep olacak günaha sizi sürüklemesin! Lût kavmi zaten sizden uzak değildir. 90. Rabbinizden bağışlanmayı dileyiniz, sonra O'na tövbe ediniz. Muhakkak ki rabbimin merhameti ve sevgisi boldur" dedi. 91. Medyenliler, "Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz, ayrıca aramızda senin zayıf olduğunu görüyoruz! Eğer kabilen olmasaydı, seni mutlaka taşlayarak öldürürdük. Bi­zim katımızda senin bir değerin yok" dediler. 92. Şuayb da "Ey Kavmim! Size göre benim kabilem Allah'tan daha mı güçlü ki O'nıı arkanıza atıp unut­tunuz. Şüphesiz ki rabbim yaptıklarınızı kuşatmıştır. 93. Ey Kavmim! Eliniz­den geleni yapınız! Ben de yapacağım! Kimin başına bir azap gelip de yalan­cının kim olduğunu yakında öğreneceksiniz! Bekleyiniz! Ben de sizinle bera­ber beklemekteyim" dedi. 94. Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri katımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri de korkunç bir gürültü yakaladı, yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar. 95. Sanki orada hiç oturmamışlardı. İşte böyle, Semûd'un yıkıldığı gibi Medyen de yıkılıp gitsin! [142]

96-97. Gerçekten Musa'yı da mucizelerimizle ve apaçık bir delille Fira­vun ve adamlarına gönderdik; fakat onlar Firavun'un emrine uydular; oysa Firavun'un emri doğru depdi. 98, Firavun, kıyamet gününde kavminin önü­ne düşecek ve onları ateşe götürecektir. Gidilen yer ne kötü! 99. Onların bu­rada da kıyamet gününde de lanet peşlerini bırakmadı; verilen ödül ne kötü! [159]

100. İşte sana anlatmakta olduğumuz eski beldelerin haberleri; kimisi­nin izleri hâlâ ayakta kimi de silinip gitmiş. 101. Onlara biz zulmetmedik; on­lu r kendi kendilerine zulmettiler. Rabbinin hükmü geldiğinde Allah'ı bırakıp (lıı taptıkları tanrıları onlara hiçbir şey sağlamadı; ziyanlarını artırmaktan lnışka bir işe yaramadı. 102.Rabbin, zulme sapan toplulukları yakaladığında işte böyle yakalar. Şüphesiz onun cezalandırması pek elem vericidir, pek çe­tindir! 10i. İşte bunda, âhiret azabından korkanlar için elbette bir ibret var­dır. O gün bütün insanların bir araya toplandığı gündür ve o gün olup bite­nin gözle görüldüğü bir gündür. 104. Biz o günü sadece belli bir süreye kadar erteleriz. 105.0 gün geldiğinde Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu. 106. Bedbaht olanlar ateştedirler, orada onlar her nefeste acıdan inleyip feryat ederler. 107. Rabbinin dilediği hariç onlar, gökler ve yer durdukça o ateşte ebedî kalacaklardır. Rabbin ger­çekten istediğini yapar. 108, Mutlu olanlara gelince onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada bir lütuf ola-rıık ebedî kalacaklardır. 109. O halde onların tapmakta olduğu peylerden şüpheniz olmasın; onlar da daha önce babalarının tapındığı gibi tapınmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Biz onların hak ettiklerini elbette eksiksiz olarak vereceğiz. [163]

110. Gerçek şu ki biz Musa'ya da kitabı vermiştik; onda da ihtilâfa düşüldü. Eğer rabbin tarafından daha önce verilmiş bir söz olmasaydı işleri I »il irilirdi. Onlar kitap hakkında derin bir şüphe içindedirler. 111. Şüphesiz rabbin, onların her birine yaptıklarının karşılığını tam olarak verecektir. Rabbin, onların yapmakta olduklarından haberdardır. 112. Senin yanında hak yola dönenlerle birlikte, sana buyurulduğu gibi dosdoğru ol! Aşırı git­meyiniz; çünkü Allah, yaptıklarınızı çok iyi görmektedir. 113. Zalimlerin yanında olmayınız; sonra ateş sizi de yakar. Allah'tan başka dostlarınız ol­madığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz! 114. Gündüzün iki tarafında, gecenin de gündüze yakın saatlerinde namaz kılınız. Şüphesiz ki iyilikler kötülükleri yok eder. İşte bu, öğüt almak isteyenler için bir hatırlat­madır. 115. Sabret! Allah güze) davrananların mükâfatını zayi etmez. 116. Keşke sizden önceki toplumlar içinde yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek faziletli kimseler bulunsaydı! Onlardan, kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kesim bunu yaptı. Zulmedenlerse içinde şımartıldıktan refahın peşine düşüp günahkâr oldular. 117. Rabbin, halkı iyilik peşinde olan ülkeleri haksız yere helak edecek değildir. 118-119. Rabbîn dileseydi insanları elbette tek bir üm­met yapardı. Fakat, rabbinin esirgedikleri müstesna, hep ihtilâf içinde olacaklardır. Allah onları buna uygun yarattı. Rabbinin, "Andolsun ki cehen­nemi hem insanlar hem cinlerle dolduracağım" sözü yerini bulmuş oldu. 120. Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini kuvvetlendirecek olanların hep­sini sana anlatıyoruz. Bunda sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyan ulaşıyor. 121. İman etmeyenlere de ki: "Elinizden geleni yapınız! Biz de yapacağız! 122. Bekleyiniz! Şüphesiz biz de beklemekteyiz!" 123. Gök­lerin re yerin gizlisi yalnız Allah'a aittir. Her iş O'na döndürülür. Öyleyse O'na kulluk et ve O'na dayan! Rabbin yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir. [176]

http://errahman.de:8181/tefsir-kulliyati/011hud/002.htm


Tefsirler:

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com/f14-tefsirler
uur
uur
Admin

Viestien lukumäärä : 90
Join date : 03/06/13

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz