Kutuptaki halka
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

49. 28 Kasas

Aşağa gitmek

49. 28 Kasas Empty 49. 28 Kasas

Mesaj tarafından uur 20.11.15 9:14

İndiği yer: Mekke


İniş Sırası: 49


Ayet Sayısı: 88


Nüzulü

Mushaftaki sıralamada yirmi sekizinci, iniş sırasına göre kırk dokuzuncu sûredir. Nemi sûresinden sonra, İsrâ sûresinden önce Mekke'de inmiştir. 85. âyetinin hicret esnasında Cuhfe denen yerde, 52-55. âyetlerinin de Medine'de indiğine dair bir rivayet bulunmaktadır.[1]


Adı

Adını 25. âyette geçen "kasas" (kıssa, hayat hikâyesi) kelimesinden almıştır. Doğumundan peygamberliğine kadar Hz. Musa'nın kıssası geniş bir şekilde anlatıldığı için bu adın verilmiş olması da muhtemeldir.[2]


Konusu

Başlangıçta Kur'an'm aydınlatıcı âyetlerine dikkat çekildikten sonra büyük bir kısmında Hz. Musa'nın hayat hikâyesi ve Firavunla olan mücadelesi anlatılmakta: Şuarâ ve Nemi sûrelerinde kısa olarak geçen konulara dair tamamlayıcı bilgiler verilmektedir. Ayrıca Mekkeli müşriklerin Kur'an'a ve Hz. Peygamber'e karşı olumsuz tutum ve davranışları ile Ehl-i kitabın olumlu davranışlarından söz edilmekte, büyük bir servetin sahibi olan Karun'un kıssasından kesitler verilerek mümin zihniyet ile inkarcı zihniyet arasındaki fark ortaya konmaktadır. Sûrenin son bölümüade Mekke'nin fethine işaret edilerek Hz. Peygamber teselli edilmiş, Allah'ın âyetlerine bağlı kalması ve O'ndan başka hiçbir tanrı tanımaması istenmiş, çünkü var edilenlerin hepsinin yok olacağı ve hükümranlığın yalnız Allah'a ait olduğu hatırlatılarak sûre son bulmuştur. [3]


Meali

Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla... 1. Tâ-sîn-mîm. 2. Bunlar, apaçık kitabın âyetleridir. 3. İman eden bir topluluk için Mûsâ ile Firavundun haberlerinden bir kısmını gerçek şekliyle sana anlatacağız. 4. Kuşkusuz ülkesinde Firavun despotluk ediyor, halkını gruplara ayırıyordu. Onlardan bir grubu güçsüz düşürmek istiyor, erkek çocuklarını kıyımdan geçiriyor, kızlarını sağ bırakıyordu. Hiç kuşkusuz o huzur ve güveni bozanlardandı. 5-6. Oysa biz o ülkede güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak, onları (ülkelerinin) vârisleri yapmak, o ülkede iktidarı ele almalarını sağlamak, Firavun'a, Hâmân'a ve ordularına sakındıkları şeyi onların eliyle başlarına getirip göstermek istiyorduk. 7. Musa'nın annesine, ''Onu em/ir, başına bir şey gelmesinden endişe ettiğinde onu nehre bırak. Korkup kaygılanma. Biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız" diye vahyettik. 8. Böyle de oldu. Firavun ailesi onu bulup aldı. Ama sonunda o kendileri için bir düşman ve tasa sebebi olacaktı. Şüphesiz Firavun, Hâmân ve askerleri yanlış yoldalardı. 9. Firavun'un karısı, "O, senin ve benim göz aydınlığımız, muradımız olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydası dokunur veya onu evlât ediniriz" demişti. Onlar işin farkında değillerdi. 10. Musa'nın annesinin yüreği yalnızca çocuğuyla meşguldü. Eğer, inanıp güvenen biri olması için onun kalbini pekiştirmiş olmasaydık neredeyse işi meydana çıkaracaktı. 11. Musa'nın ablasına, "Onu izle" dedi. O da ötekiler farkına varmadan uzaktan kardeşini gözetledi. 12. Biz önceden onun, başka sütanneleri kabul etmesini engellemiştik. Bunun üzerine ablası, "Sizin adınıza onun bakılmasını üstlenecek bir aile bulayım mı?" dedi. 13. Böylelikle biz anasının gönlü rahatlasın, gam çekmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye onu anasına geri verdik; fakat oradakilerin çoğu bilmiyorlardı. [4]

14, Mûsâ yetişip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle ödüllendiririz. 15. Mûsâ, ahalisinin haberi olmadığı bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi halkından, diğeri düşman taraftan olan iki adamın birbirleriyle kavga ettiğini gördü. Kendi halkından olan kişi, düşman taraftan olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine Mûsâ ötekine bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu; sonra şöyle dedi: "Bu şeytanın işidir; o gerçekten ayartıcı ve apaçık bir düşman! 16. Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim; beni bağışla!" Allah da onu bağışladı. Çünkü O, gerçekten çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir. 17. Mûsâ, "Rabbim! Bana lütfettiğin nimetler hakkı için suçlulara asla arka çıkmayacağım" dedi. 18. Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen adam bağırarak ondan yine yardım istiyor! Mûsâ ona, "Açıkçası sen düpedüz serserinin birisin" dedi. 19. Mûsâ, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince o şöyle dedi: "Ey Mûsâ! Dün birini öldürdüğün gibi, şimdi de beni mi öldürmek istiyorsun? Demek ki sen haksızlıkları düzelten biri olmak istemiyorsun da bu ülkede sadece azdı bir zorba olmak istiyorsun" dedi. 20. Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve dedi ki: "Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında görüşme yapıyorlar; derhal çıkıp git! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim" 21. Mûsâ korku içinde etrafı gözetleyerek oradan ayrıldı. "Rabbim! Beni zalimler topluluğundan kurtar" dedi. [17]

22. Mûsâ Medyen'e doğru yöneldiğinde, "Umarım rabbim beni doğru yola iletir" dedi. 23. Medyen suyuna vardığında orada hayvanlarını sulayan bir grup insanla karşılaştı. Onların biraz ötesinde de (hayvanlarının suya gelmesini) engelleyen iki kadın gördü. Onlara, "meseleniz nedir?" diye sordu. "Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (hayvanlarımızı) sulamayız; babamız da çok yaşlıdır" dediler. 24. Bunun üzerine Mûsâ, onların hayvanlarını sulayı-verdi. Sonra gölgeye çekilip "Ey Rabbim! Bana lütfedeceğin her türlü hayra
muhtacım!" diye niyazda bulundu. 25. Bu esnada kızlardan biri utangaç bir eda ile yürüyerek yanma geldi; "Bizim için yaptığın sulamanın karşılığını ödemek üzere babam seni çağırıyor" dedi. Mûsâ, yanma gelip de ona başından geçenleri anlatınca, "Korkma, zalimler topluluğundan kurtuldun" dedi. 26. O iki kızdan biri, "Babacığım, onu ücretle tut. Çünkü ücretle istihdam edeceğin en iyi kimse, güçlü ve güvenilir olanıdır" dedi. 27. Babaları Musa'ya şöyle dedi: "Bana sekiz yıl çalışmana karşılık şu iki kızımdan birini seninle evlendirmek istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan o senin bir iyliğin olur; yoksa seni zorlamak istemem. İnşallah benim iyi kimselerden olduğumu göreceksin." 28. "Bu seninle benim aramızda bir sözleşmedir; bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayım, aleyhimde bir talep ve dava olmayacak! Söylediklerimize Allah şahittir" diye cevap verdi. [24]

29. Mûsâ bu süreyi doldurup ailesiyle birlikte yolda giderken Tûr tarafında bir ateş gördü; ailesine, "Siz bekleyin; ben bir ateş gördüm, belki oradan size bir haber yahut ısınmanız için bir ateş parçası getiririm" dedi. 30. Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaçtan kendisine şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ! Muhakkak ki ben yalnızca âlemlerin rabbi olan Allahim. 31. Asam yere bırak!" Mûsâ asayı yılan gibi kıvrılır görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. "Ey Mûsâ! Beri gel, korkma, çünkü sen güvendesin. 32. Şimdi elini koynuna sok; bir hastalık yüzünden olmaksızın bembeyaz çıkacaktır. Korkudan açılıp savrulan kollarını normal konuma getir. İşte bu ikisi Firavun ve adamlarına karşı göstereceğin, rabbin tarafından iki kesin delildir. Onlar, yoldan çıkan bir kavim olmuşlardır" 33. Mûsâ dedi ki: "Rabbim! Ben onlardan birini öldürmüştüm, beni öldürmelerinden korkuyorum! 34. Kardeşim Hârûn benden daha açık ve düzgün konuşur. Onu da beni onaylayan bir yardımcı olarak yanımda gönder. Zira beni yalancılıkla itham etmelerinden endişe ediyorum." 35. Allah buyurdu: "Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve size öyle bir güç vereceğiz ki, bu sayede sîze erişemeyecekler, mucizelerimizle siz ve size tâbi olanlar üstün geleceksiniz." [29]

36. Mûsâ onlara apaçık mucizelerimizle gelince, "Bu, olsa olsa düzmece bir sihirdir. Geçmişte atalarımız zamanında böyle bir şeyin olduğunu da duymadık" dediler, 37. Mûsâ dedi ki: "Kendi katından kimin hidayet getirdiğini ve bu ülkede sonunda kimin kalacağını en iyi bilen rabbimdir. Muhakkak ki zalimler kurtulamaz. 38, Firavun, "Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka tanrı tanımıyorum, Ey Hâmân! Haydi benim için tuğla fırınını yak, bana bir kule yap. Belki oradan Musa'nın tanrısını görürüm; ama kesinlikle onun bir yalancı olduğunu düşünüyorum" dedi. 39. Firavun ve askerleri, bize döndürülmeyecekler! kanaatine kapılarak yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar. 40. Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denizin içinde bıraktık. Bak işte, zalimlerin sonu nice oldu! 41. Böylece onları, halkı ateşe çağıran öncüler durumuna getirdik. Kıyamet gününde onlar yardım görmeyeceklerdir. 42. Bu dünyada onların peşine laneti taktık, kıyamet gününde de bunlar kınanmış kimselerden alacaklardır. [40]

43. Muhakkak ki biz, önceki nesilleri yok ettikten sonra, düşünüp ders çıkarsınlar diye Musa'ya insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o kitabı verdik, 44. Musa'ya emrimizi vah) ettiğimiz sırada sen (ey Muhammed, vadinin) batı tarafında bulunmuyordun ve olayın tanıklarından da değildin. 45. Bilâkis (aranızda) biz nice nesiller meydana getirdik re onların ömrü nice yıllar sürdü. Sen âyetlerimizi kendilerinden okuyarak Öğrenmek üzere Medyen halkı arasında oturmuş da depsin; aksine (bu bilgileri sana) gönderen biziz. 46. Evet, Musa'ya seslendiğimiz zaman sen Tûr'un yanında değildin. Fakat senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için rab-binden bir rahmet olarak (sana da vahyettik); umulur ki düşünüp öğüt alırlar. 47. Kendi iradeleriyle önceden yaptıklarından ötürü başlarına bir musibet geldiğinde, "Rabbimiz! Ah, ne olurdu, bize bir peygamber gönderseydin de âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık!" diyecek olmasalardı... 48. Fakat onlara tarafımızdan o gerçek gelince, "Ona da Musa'ya verilenin benzeri verilmeli değil miydi?"dediler. Peki daha önce Musa'ya verileni de inkâr etmemişler iniydi? "Birbirini destekleyen iki sihir!" demişler ve eklemişlerdi: "Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz." 49. De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız, Allah katından bu ikisinden daha doğru yol gösteren bir kitap getirin de ben ona uyayım!" 50. Eğer sana cevap vermezlerse bil ki onlar sırf kendi bencil arzularına uymaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksızın kendi bencil arzularına uyandan daha ziyade yolunu yitirmiş kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez. 51. Gerçek şu ki düşünüp öğüt alsınlar diye biz sözü (vahyi) onlara birbiri ardınca ulaştırmışızdır. [48]

52. Bundan önce kendilerine kitap verdiğimiz kimseler buna da iman ederler. 53. Onlara Kur'an okunduğu zaman, "Ona iman ettik, şüphesiz o rabbimizden gelmiş gerçeğin kendisidir. Esasen biz bundan önce de rabbimi-ze boyun eğmiştik" derler. 54. İşte sabretmelerinden ötürü onlara mükâfatları iki defa verilecektir. Onlar kötülüğü iyilikle savarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah rızâsı için harcarlar. 55. Onlar, boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve "Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size; esen kalın; bizim cahillerle işimiz yok" derler. 56. Sen de istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir. 57. "Seninle beraber doğru yola uyarsak yurdumuzdan sökülüp atılırız" diyorlar. Peki biz onları, dokunulmaz, güvenli, katımızdan bir rızık olarak her şeyhi ürünlerinin orada toplandığı bir yere yerleştirmedik mi? Fakat çoğu bunun şuurunda değildir. 58. Oysa biz, bolluk içinde azmış nice toplumları helak etmişizdir. İşte yerleri! Onlardan sonra oraların pek azında oturulabildi; hepsi bize kalmıştır. 59. Merkezinde halka âyetlerimizi okuyan bir peygamberi göndermedikçe Rabbin memleketleri helak etmez. Biz, memleketleri ancak halkı zulümde karar kıldığı durumda helak ederiz. [61]

60. Size verilen şeyler dünya hayatına ait, faydası geçici nesneler ve gü-zdbkkrden ibarettir. Allah katında olanlar ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Aklınızı kullanmaz mısınız? 61. Buna göre kendisine güzel bir şey vaad ettiğimiz ve ona kavuşacak olan kimse, dünya hayatının geçici menfaat ve zevkini yaşattığımız, sonra kıyamet gününde huzurumuza getirilecek kimse gibi olur mu? 62.0 gün Allah onları çağırarak, "Benim ortaklarım olduğunu iddia ettiğiniz tanrılar şimdi nerede?" diye sorar. 63. Kendileriyle ilgili azap hükmü kesinleşmiş olanlar, "Rabbimiz! Şunlar azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak onlan da öyle azdırdık. Sorumluluklarını yüklenmiyor, onları senin hükmüne bırakıyoruz. Onlar zaten bize tapmıyorlardı" derler. 64. Allah'a koştuğunuz ortaklarınızı çağırın!" denir. Çağırırlar ama çağırdıkları onlara cevap vermezler. Ve azabı görürler! Keşke vaktiyle doğru yola girmiş olsalardı! 65. O gün Allah onları çağırarak, "Peygamberlere ne cevap verdiniz?" diye sorar. 66. İşte o gün kurtarıcı cevapların bütün kapılan yüzlerine kapanmıştır, birbirlerine de soramazlar. 67. Fakat tövbe edip iman eden ve iyi işler yapan kimseye gelince, işte onun kurtuluşa erenler arasında obuası umulabilir. 68. Rabbin, dilediğini yaratır ve tercih eder. Onların tercih hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve sânı yücedir.
Rabbin, onların kalplerinde gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir.
İşte O, Allah'tır; O'ndan başka tanrı yoktur. Önünde de sonunda da hamd O'na mahsustur, hüküm de O'nundur; sadece O'na döndürüleceksiniz. [75]

71. De ki: "Ne dersiniz, eğer Allah geceyi kıyamet gününe kadar üzerinizde devamlı kılsa, Allah'tan başka size ışık getirecek bir tanrı var mıdır? Hâlâ söze kulak vermeyecek misiniz!" 72. De ki: "Ne dersiniz, eğer Allah gündüzü üzerinizde kıyamet gününe kadar devamlı kılsa, Allah'tan başka size istirahat edeceğiniz geceyi getirebilecek bir tanrı var mı? Hâlâ gerçeği görmeyecek misiniz?" 73. Allah, rahmetinden geceyi ve gündüzü yarattı ki dinlene-siniz, iiitfundan rızkınızı arayasınız ve bütün bunlara şükredesiniz. 74.0 gün Allah onlara seslenerek, "Benim ortaklarım olduğunu iddia ettiğiniz şeyler hani nerede?" diye soracaktır. 75. Her ümmetten bir şahit çıkarıp, "Kesin delilinizi getirin!" diyeceğiz. O zaman anlarlar ki gerçeklik hükmü Allah'a mahsustur ve uydurageldikleri şeyler (putlar) kendilerim bırakıp gitmişlerdir. [81]

76. Karun Musa'nın kavmindendi. O, gücüne dayanarak onlara zulmetmekteydi. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki sadece anahtarlarını bile güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Halkı ona şöyle demişti: "Sakın şımarma! BU ki Allah şımarıkları sevmez. 77. Allah'ın sana verdiğinden âhiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de nisanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez." 78. Karun, "Bu serveti bende bulunan bir bilgi sayesinde elde ettim" diye karşılık verdi. Bilmiyor muydu ki Allah ondan önceki kuşaklardan, ondan daha güçlü ve daha çok servet biriktirmiş kimseleri helak etmişti. Ama suçluluğu kesinleşmiş olanlara artık günahları sorulmaz! 79. Karun gösterişli bir şekilde kavminin karşısına çıkardı. Dünya hayatını arzulayanlar, "Keşke Karun'a verilenin bir benzeri bize ât verilseydi! Doğrusu o çok şanslı!" derlerdi. 80. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise şöyle derlerdi: "Yazıklar olsun size! iman edip iyi işler yapanlar için Allah'ın mükâfatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir." 81. Sonunda biz onu da sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı ona yardım edecek adamları olmadığı gibi, kendi kendini kurtarabilecek durumda da değildi. 82. Daha dün onun yerinde obuayı isteyenler bu kez, "Yazıklar olsun bize! Demek ki Allah nzkı kullarından dilediğine bol, dilediğine de ölçülü veriyormuş. Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de mutlaka yerin dibine geçirmişti. Vah ki vah! Demek inkarcılar Ulah olmazmış!" diyorlardı. [87]

83. İşte âhiret yurdu! Onu yeryüzünde üstünlük taslamak ve bozgunculuk çıkarmak istemeyenler için hazırlamış bulunuyoruz. İyi son, Allah'a karşı gelmekten sakınanların olacaktır. 84. Kim bir iyilikle gelirse ona bundan daha hayırh karşılık vardır; kim de bir kötülükle gelirse o kötülükleri işleyenler yalnızca yaptıklarının karşılığını görürler, 85. Kur'an'ı sana indiren Allah, elbette seni yine dönülecek yere gönderecektir. De ki: "Kimin doğru yolda yürüdüğünü, kimin de apaçık bir sapkınlık içinde olduğunu en iyi bilen rabbim-dir." 86. Sen, rabbinden bir rahmet olarak gelmeseydi bu kitabın sana vahyo-Ilınacağını ummuyordun; öyleyse asla inkarcılara destek verme! 87. Allah'ın âyetleri sana indirildikten sonra artık onlar seni bunların gereğim yapmaktan alıkoymasınlar. İnsanları rabbine çağır ve sakın müşriklerden olma! 88. Allah ile birlikte başka bir tanrıya yalvarma! O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun kendinden başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz. [93]

http://errahman.de:8181/tefsir-kulliyati/028kasas/002.htm


Tefsirler:

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com/f14-tefsirler
uur
uur
Admin

Viestien lukumäärä : 90
Join date : 03/06/13

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz