Kutuptaki halka
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

48. 27 Neml

Aşağa gitmek

48. 27 Neml Empty 48. 27 Neml

Mesaj tarafından uur 20.11.15 9:05

İndiği Yer: Mekke


İniş Sırası: 48


Âyet sayısı: 93


Nüzulü

Mushaf'taki sıralamada yirmi yedinci, İniş sırasına göre kırk sekizinci sûredir. Şuarâ sûresinden sonra, Kasas sûresinden önce Mekke'de inmiştir.[1]


Adı

Sûre adını 18. âyette geçen ve "karıncalar" anlamına gelen nemi kelimesinden almıştır. Buhârî ("Tefsir", 27) ve Tirmizî, ("Tefsir", 28) gibi sahih hadis kaynaklarında da sûre bu adla anılmaktadır. Ayrıca, içinde Süleyman aleyhİsselâm kıssası anlatıldığı için "Süleyman sûresi" ve 20. âyette hüdhüd adlı kuştan söz edildiği için "Hüdhüd sûresi" adlarıyla da anılmıştır.[2]


Konusu


Bir önceki Şuarâ ve bir sonraki Kasas süreleriyle bir bütünlük arzeden Nemi sûresinde Allah'ın birliği, peygamberlik, vahiy ve âhiret hayatı gibi İslâm'ın inanç esasları ele alınmaktadır, Şuarâ sûresinde olduğu gibi bazı geçmiş milletlerin ve bunlara gönderilmiş olan peygamberlerin kıssalarından kesitler sunulmak suretiyle insanlara Öğütler verilmekte ve anlatılan olaylardan ibret almaları istenmekte, Hz. Süleyman'ın hükümdarlığı ve Sebe' kraliçesi (Belkıs) ile olan öyküsüne genişçe yer verilmektedir. Kozmik deliller gösterilerek Allah'ın sonsuz ilmi ve kudreti ispat edilmekte, kalplerde gizlenenler dahil olmak üzere evrende var olan hiçbir şeyin Allah'a gizli kalmayacağı, müşriklerin yaptıklarının ise bâtıl olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca kıyamet alâmetlerinden biri olan dabbetû'l-arzın çıkarılacağı haber verilmekte, mahşer gününde karşılaşılacak durumlar ve olaylar tasvir edilmektedir. [3]


Meali

Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla... 1. Tâ-sîn. Bunlar Kur'an'in, gerçekleri açıklayan kitabın âyetleridir. 2-3 Namazı kılan, zekâtı veren ve âhirete kesin bir şekilde iman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir. 4. Şüphesiz biz âhirete inanmayanların yapıp ettiklerini kendilerine güzel gösterdik; bu yüzden bocalayıp dururlar. 5. İşte en ağır cezayı hak edenler bunlardır; âhirette en çok ziyana uğrayacak olanlar da yine bunlardır. 6. Şüphesiz ki bu Kur'an sana hikmet sahibi, bilen Allah tarafından verilmektedir. [4]

7. Bir zamanlar Mûsâ, ailesine, "Ben bir ateş gördüm, size oradan bir haber ya da ısınmanız için bir ateş koru getireceğim" demişti. 8. Oraya geldiğinde ona şöyle seslenildi: "Ateşin bulunduğu yerdekilerle çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin rabbi olan Allah, her türlü noksanlıktan uzaktır! 9. Ey Mûsâ! Şüphesiz ben mutlak galip ve hikmet sahibi olan Alla-hım! 10. Asam yere at!" Mûsâ atıp da onu yılan gibi kımıldanır görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı (Dedik ki): "Ey Mûsâ! Korkma, benim huzurumda peygamberler korkmaz; 11. Ancak kim haksızlık ederse o başka. Sonra o da işlediği bir kötülük yerine bir iyilik ederse bilsin ki ben çok bağışlayıcıyım, çok merhametliyim. 12. Şimdi elini koynuna sok da kusursuz bembeyaz olarak çıksın. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine git. Çünkü onlar yoldan çıkımı bir kavim oldular." 13. Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince, "Bu, düpedüz bir sihirdir" dediler. 14, Mucizeleri açık ve kesin olarak görüp idrak ettikleri halde zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak! [9]

15. Şüphesiz biz Davud'a da Süleyman'a da bir bilgi verdik. "Bizi, mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun!" dediler. 16. Süleyman Davud'un yerine geçti. Dedi ki: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden gerektiği kadar verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur." 17. Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan orduları Süleyman'ın enirinde toplanmış, birlikte sevk ve idare ediliyordu. 18. Nihayet Karınca vadisine geldiklerinde, bîr karınca şöyle dedi: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; aman, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!" 19. Onun bu sözünden dolayı Süleyman neşeyle gülümsedi ve "Ey rabbim, dedi, gerek bana gerekse ana babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya beni muvaffak kıl. Rahmetinle beni iyi kullarının araşma kat." 20. Süleyman kuşları gözden geçirdi ve "Hüdhüdü niçin göremiyorum; yoksa kayıplara mı karıştı?" diye sordu. 21. "Ya bana açık bir gerekçe getirir veya onu şiddetle cezalandınnm ya da onu boğazlarım!" 22. Çok geçmeden hüdhüd gelip dedi ki:
"Ben, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe' halkından sana kesin bir bilgi getirdim. 23. Onlan bir kadın hükümdarın yönettiğini gördüm; kendisine her imkân verilmiş; bir de muhteşem tahtı var. 24. Ancak onun ve halkının Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini de gördüm. Şeytan onlara yaptıklarım güzel göstermiş, böylece onlan yoldan alıkoymuş; bu yüzden doğru yolu bulamıyorlar. 25. (Şeytan bunu) göklerde ve yerde gizli olanı açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a secde etmesinler, diye yapmış. 26. Oysa büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur." 27. Süleyman da "Doğru mu söylüyorsun yoksa yalancılardan biri misin, göreceğiz. 28. Şu mektubumu götür, önlerine bırak, sonra onlardan biraz çekil de ne sonuca varacaklarına bak." 29- Sebe' melikesi (adamlarına) şöyle dedi: "Beyler! Bana çok önemli bir mektup gönderilmiş! 30. Mektup Süleyman'dan gelmekte, rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla başlamaktadır; 31. 'Bana üstünlük taslamayın, bana gelip teslim olun' denilmektedir." [17]

32. Melike şöyle dedi: "Beyler, içinde bulunduğum durum hakkında bana görüşünüzü açıklayınız. Sizin görüşünüzü almadan asla bir işe kesin karar vermem." 33. Şu cevabı verdiler: "Biz güçlüyüz, zorlu savaşçılarız, yine de yetki senindir; artık ne buyuracağını sen düşün." 34. Melike şöyle dedi: "Krallar bir ülkeye girdiler mi, oranın altını üstüne getirirler ve halkının ulularını zelil duruma düşürürler. Bunlar da öyle yapacaklardır. 35. Ben bunlara bir hediye göndereceğim, sonra bakacağım elçiler ne ile dönecekler?" 36, (Elçiler) Süleyman'a geldiklerinde o şöyle dedi: "Siz bana mal yardımı mı yapıyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha değerlidir. Hayır, hayır! Hediyenizle ancak siz sevinirsiniz. 37. (Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki asla karşı koyamayacaktan ordularla üzerlerine gelir, muhakkak surette onları yenilmiş ve küçük düşürülmüş olarak oradan çıkarırız!" 38. (Danışmanlarına dönerek) "Beyler! Onlar boyun eğerek bana gelmeden önce hanginiz o melikenin tahtmı bana getirebilirsiniz?" diye sordu. 39. Cinlerden bir bu işe gücüm yeter, ben güvenilir biriyim" dedi. 40. Kitaptan bir bilgisi olan ise ''Ben onu sen göz açıp kapayıncaya kadar getiririm" diye cevap verdi. Süleyman, tahtı yanı başına yerleşmiş olarak görünce şöyle dedi: "Bu, şükür mü yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan rabbimin bir lütfudıır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, kerem sahibidir." 41. "Onun tahtını tanı-yamayacağı bir hale getiriniz; bakalım gerçeği anlayacak mı yoksa anlamıyan-lardan mı olacak?" dedi. 42. Melike geldiğinde, "Senin tahtın da böyle mi? diye soruldu. "Tıpkı onun gibi" dedi. "Bize bundan Önce bilgi verilmişti ve biz de boyun eğmiştik" 43. Onu, daha önce Allah'tan başka taptığı şeyler saptırmıştı. Çünkü o inkarcı bir kavimdendi. 44. Ona, **Köşke gir" dendi. Melike salonu görünce onu oraya toplanmış su sandı ve eteğini topladı. Süleyman, "Bu, billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir" diye uyardı. Melike, "Rabbinı, ben gerçekten kendime zulmetmişim! Artık Süleyman'la beraber âlemlerin rabbi olan Allah'a teslim oldum" dedi. [38]

45. Semûd kavmine, "Allah'a kulluk edin" demesi için kardeşleri Salih'i gönderdik. Ama hemen birbiriyle çekişen iki grup oluverdiler. 46. Salih, "Ey kavmim, dedi, irilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz; size merhamet edilmesi için Allah'tan bağış dikseniz olmaz mı?" 47. Şöyle cevap verdiler: "Sen ve beraberindekiler bize uğursuz geldiniz." Sâtih, "Uğursuzluğunuz Allah'ın elindedir. Doğrusu siz imtihana çekilen bir topluluksunuz" dedi. 48.0 şehirde dokuz elebaşı vardı; bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyor, iyileştirme ve düzeltme cihetine gitmiyorlardi. 49. Allah'a and içerek aralarında şöyle konuştular: "Gece baskınıyla onu ve ailesini öldürelim, sonra velisine, "Biz Salih ailesinin öldürülmesi sırasında orada değildik, gerçekten doğru söylüyoruz" diyelim. 50. Onlar böyle bir tuzak kurdular, biz de kendileri farkında obuadan bir plan kurduk. 51. Bak işte tuzaklarının sonu ne oldu: Onları da kavimlerini de (nasıl) toptan helak ettik! 52, İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için elbette bunda ibret vardır. 53, İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları ise o felâketten kurtardık. [45]

54-55. Lût'u da hatırla! o kavmine, "Göz göre göre hâlâ o hayasızlığı yapacak mısınız? Gerçekten siz kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere mi yönetiyorsunuz? Doğrusu siz değerleri bilmez cahil bir topluluksunuz" demişti. 56. Fakat kavminin cevabı sadece, "Lût ailesini ülkenizden çıkarın; onlar temiz kalmaya çalışan insanlarmış!" demekten ibaret oldu. 57. Bunun üzerine onu ve karısı dışında kalan ailesini kurtardık. Karısının geride kalanlardan olmasını takdir ettik, 58. Onların üzerine müthiş bir yağmur indirdik; önceden uyarılmış olanların yağmuru ne korkunç oldu! [52]

59. De ki: "Hamd olsun Allah'a, selâm olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı daha hayırlı yoksa O'na koştukları ortaklar mı? 60. Peki gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren kim? Biz o suyla, sizin bir tek ağacını bile bitiremeyeceğiniz güzel güzel bahçeler, bağlar yetiştirmekteyiz. Allah'tan başka tanrı mı! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur. 61. Peki yeryüzünü yerleşmeye elverişli kılan, aralarından nehirler akıtan, yerde sarsılmaz dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan kim? Allah'tan başka bir tanrı mı? Doğrusu onların çoğu gerçeği bilmiyorlar. 62. Peki darda kalanın kendisine yalvardığı zaman imdadına yetişen, sıkıntısını gideren ve sizi yeryüzünün yöneticileri yapan kim? Allah'tan başka bir tanrı mı? Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz! 63. Peki karaların ve denizlerin karanlıkları içinde yol bulmanızı sağlayan, rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen kim? Allah'tan başka bir tanrı mı? Allah, onların ortak koştuklarından çok yücedir, münezzehtir, 64. Peki ilk baştan yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve size hem gökten hem yerden nzık veren kim? Allah'tan başka bir tanrı mı? De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız kesin delilinizi getirin bakalım!"
65. De ki: "Allah'tan başka göklerde olsun yerde olsun hiç kimse gaybı bilemez." Onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. 66. Hayır; onlann âhi-ret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır; dahası, bu hususta şüphe içindedirler; bunun da ötesinde onlar âhiretten yana kördürler. [54]

67. İnkarcılar dediler ki: "Sahi, biz ve atalarımız toprak olduktan sonra mı diriltilip (hayat alanına) çıkarılacak
mışız? 68. Doğrusu bu tehdit bize yapıldığı gibi daha önce atalarımıza da yapılmıştı. Ama bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir." 69. De ki: "Yeryüzünde dolaşın da günahkârların sonu nice oldu, görün!" 70. Sen de onların yüzünden üzülme, tuzak kurmalarından dolayı da canım sıkma. 71. "Eğer doğru söylüyorsanız bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?" diye soruyorlar. 72. De ki: "Çabucak gelmesini istediğiniz azabın bir kısmı belki de tepenize inmek üzeredir." 73. Şüphesiz rabbin insanlara karşı lütuf sahibidir; fakat onların çoğu şükretmezler. 74. Rabbin onların kalplerinde gizlediklerini de açığa vurduklarını da elbette bilir. 75. Gökte ve yerde gözlerden gizli hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta yer almasın. 76. Doğrusu bu Kur'an, İsrâilo-ğuUarı'na, üzerinde anlaşamadıkları pek çok şeyi açıklamaktadır. 77. Şüphesiz o, müminler için bir hidayet rehberi ve bir rahmettir. 78. Gerçek şu ki rabbin onların arasında hükmünü verecektir. O çok güçlüdür, her şeyi bilmektedir. 79.0 halde sen Allah'a güvenip dayan. Çünkü sen apaçık hakikat üzeresin. 80. Bil ki sen ölülere işittiremezsin, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. 81. Sen körleri yanlış yoldan doğruya yönlendiremezsin. Sen (çağrım) ancak âyetlerimize inanıp teslim olanlara duyurabilirsin. 82. Söylenen (kıyamet) başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir yaratık çıkarırız da insanların âyetlerimize kesin bir şekilde iman etmedikleri konusunda onlarla konuşur. [63]

83.0 gün her ümmet içinden, âyetlerimizi yalan sayan grupları bir araya getiririz. Onlar düzenli bir şekilde (hesap yerine) sevkedilirler. 84. Nihayet oraya geldikleri zaman Allah buyurur: "Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Değilse yaptığınız neydi?" 85. Zulme saptıkları için kendileri hakkındaki söz gerçekleşmiştir; artık konuşamazlar. 86. Dinlensinler diye geceyi yarattığımızı, gündüzü de aydınlık kıldığımızı görmediler miydi? İman eden bir kavim için elbette bunda ibretler vardır, 87. Sûrun üflendiği gün, Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde bulunanlar dehşete kapılır, hepsi boyunları bükük olarak O'na gelirler. 88. Dağları görür, onların durduğunu sanırsın; oysa bulutlar gibi hareket ederler. Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır. 89. Kim (ilâhî huzura) iyilikle gelirse ona daha iyisi verilir; o gün onlar kıyamet dehşetinden de etkilenmezler. 90. Ama kimler de kötülükle gelirse işte onlar yüzüstü cehenneme atılırlar. Yaptıklarınızın karşılığından başkasını mı göreceksiniz? 91-92. De ki: "Bana, dokunulmaz kıldığı bu şehrin rabbine, yalnız O'na kulluk etmem emredildi; zaten her şey O'na aittir. Bir de bana müslümanlardan olma ve Kıır'an okuma emri verildi." Artık kim doğru yola gelirse yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: "Ben sadece uyarıcılardanım," 93. Ve şunu da söyle: "Hamd Allah'a mahsustur. O, işaretlerini size gösterecek, siz de onlan görüp tanıyacaksınız. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir. [76]

http://errahman.de:8181/tefsir-kulliyati/027neml/002.htm


Tefsirler:

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com/f14-tefsirler
uur
uur
Admin

Viestien lukumäärä : 90
Join date : 03/06/13

https://kutuptakihalka.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz